
AKP hükümetinin nükleer iştahı doymak bilmiyor. Geçtiğimiz ay Japonya’yla, Sinop’a kurulmak üzere yeni bir nükleer enerji santrali anlaşması imzalandı. Bu anlaşma vesilesiyle nükleer tartışmaları yeniden kızıştı. Büyük burjuvazinin temsilcileri, AKP ve elbetteki nükleer lobi hararetle bu adımı savunuyorlar. Diğer taraftan, nükleer enerjiye genelde ya da AKP projeleri bağlamında karşı çıkanların sayısı da az değil. Ne var ki, tartışmanın zemini ve argümanları ya yanlış ya da genellikle eksik kalıyor. AKP ve yandaşları, nükleer enerjiyi tam bir kapitalist zihniyetle savunurken, nükleer karşıtlarının önemlice bir bölümü, bu karşıtlığı anti-kapitalist bir zemine oturtamamalarından ötürü, ya yanlış argümanları savunuyorlar ya da sıraladıkları eleştiri noktalarını bütünleyemiyorlar. Bu durumda da, salt ucuzluk, dışa bağımlılık, kendine yeterlilik vb. gibi noktalara indirgenebilen argümanlar, kapitalist zihniyetle olduğu kadar ulusalcı ideolojiyle de hesaplaşmadığı, tersine bunları temel aldığı için yetersiz kalıyor. Marksistler olarak nükleer enerjiye (daha doğrusu mevcut nükleer fisyon teknolojisine) neden karşı çıktığımızı gerek daha önceki yazılarımızda gerekse de bu konuda kaleme aldığımız kapsamlı bir broşürde (Radyoaktif Kapitalizm) dile getirmiştik. Ancak bu vesileyle bir kez daha bu noktaları vurgulamak yararlı olacaktır. Ama en baştan belirtelim ki, AKP hükümeti bu hususta, büyük emperyalist güç olma hevesleriyle cahil cesaretinin, kapitalist açgözlülükle vurdumduymazlığın, kendinden başka herkesi horgörmeyle kibir ve kendini beğenmişliğin ilginç bir karışımıyla tüm toplumu aptal yerine koymakta, açık yalanlardan derin çarpıtmalara uzanan bir yelpazede nükleer santralleri yutturmaya çalışmaktadır. Bu nedenle konuyu genelde nükleer enerji sorunu olmaktan ziyade, AKP’nin nükleer projeleri ve yetkililerin açıklamaları temelinde ele almak, bu hükümetin burjuva doğasını sergilemek bakımından daha yararlı olacaktır.
Marksist Tutum dergisi, Haziran 2013, no: 99