
Bir üzüm asmasının altında
Sessizce otururken iki insan
“Yukarı bak yavrum” dedi bir baba
“Bak nasıl da sarılacak bir dal arıyor
Öyle ya bulup tutunsa, sarılacak
Sarılsa coşacak, bereketlenecek
Önce yeşillenip, sonra morlanacak
Önce bir verip, sonra bollanacak…
Bir asma dalı filizlenmiş kıvrılıyor
Tutunacak, tutunup sarılacak bir dal arıyor.”
“Bir üzüm bağı nasıl oluşur?”
diye düşündü çocuk…
“Salkım salkım, tane tane, renkli renkli
Minik minik, koca koca,
Ekşi, mayhoş, baldan tatlı…
Kolay mıdır koca bağlar yaratmak?
Hasadı alıp, tekrar tekrar üretmek
Bolluk ve bereket hiç kolay olmasa gerek…”
Çocuğun hayali, soruları dile geldi
Baktı babanın gözüne,
Devam etti baba sözüne;
“Önce karar vereceksin bir kere
Üzüm bağları yaratmaya
Ha deyince olmayacak
Sonra tek başına yapacağın iş değil
Yarenler bulacaksın yanına
Bağları birlikte kuracak
Sonra sabır işidir toprakla uğraşmak
Hele de nazlıysa biraz asma
Hele de iklimi farklıysa biraz yurdunun
Mis kokulu üzümleri toplamak kolay olur mu?
Hem azim hem emek gerektirir.
Ama biliyorsan asmanın sarılacak bir dal aradığını
Ayağa kalkacaksın önce uzatacaksın bir dal,
Yön vereceksin tutunsun yaşama diyerekten
Sonra seveceksin dostun gibi
Güveneceksin, o da sana güvenecek
Güneşli bir umutla dolacak.
Uzattığın dala sarıldıkça sarılacak
Yeni filizler, yeni yapraklar eklenecek sonra
Ve yorgun gözlerinle şöyle bir bakmışsın
Hayalini kurduğun renkleriyle dallar meyvede.”
Baba anlatırken bunları özenle
Çocuk karşısına dikildi çevik bir bedenle
Ve içtenlikle, dingin bir heyecanla:
“Uzanmak istiyorum asmaya
Ama boyum yetmiyor daha
Bu işi kafama koydum ben
İlk yarenim ol baba, al beni omuzlarına.”