
Sen sanıyorsun ki Sarı sarı başaklar Açlığın hemen eşikte Bir düşman gibi beklediği Şu dünyada ve şu memlekette Yalnızca un olmak Ve ekmek olup Bizi doyurmak için boy veriyorlar. Hayır değil! Hem de hiç değil! Çünkü hâlâ Ekip biçtiğimiz şu topraklar Tüm hayatı Tornasında yeniden ürettiğimiz makinalar Yoksul bedenlerimiz üzerinde Gece gündüz şaklayan Bir iktidar kırbacıdır Ağaların ve efendilerin ellerinde. Öyleyse Nasıl olacak da Bire bin veren başaklar Bütün endamıyla Yalnızca tokluğa sebep boy verecekler? Öyleyse nasıl olacak da Son bulacak açlık? Ve Boğazımıza bir yılan gibi sarılan şu kahrolası muhtaçlık. Sen sanıyorsun ki Uzayıp giden şu yollar Hasretimizi bitirsin Kavuşturup getirsin diyedir bizi birbirimize Acılarımızı dindirsin diyedir çareler İçtiğimiz çayın demi Tuz, şeker Tatsız tuzsuz hayatlarımıza tat olsun diyedir. Hayır değil! Hiç değil! Ama olmalı! Ama olacak Ne zaman ki bütün yeryüzü Şu dönen çarklar Senin adınla anılacak İşte o zaman İşte o zaman be kardeşim Canım ciğerim işte o zaman Sen benim avuçlarımdan içeceksin kana kana bereketi Ben senin avuçlarından.