İçinden geçtiğimiz kriz, savaş ve faşizm koşulları işçi ve emekçiler arasında hoşnutsuzluğu daha da derinleştiriyor. Bir tarafta işçi sınıfının mücadeleci unsurları akıntıya karşı kürek çekerken, diğer tarafta büyük kitleler sistemin dayatmalarıyla boğuşuyor, türlü yalanlara maruz kalıyor. Sistemin kara propagandasına kapılan örgütsüz kitlelerin yaşamı günden güne daha çekilmez hale geliyor. Çünkü topluma “birlikte büyüyeceğiz” yalanı zerk edilirken, gerçekte yaşanan şey işçi sınıfının günden güne yoksullaşmasının yanı sıra ciddi hak gasplarıdır.
Bu koşullarda pek çok işçi yanlış adreste kurtarıcı aramaya devam ediyor. Yani çeşitli burjuva güçler gelecek ve bize insan gibi yaşayacağımız koşulları verecek! Ama böyle bir şey mümkün değil. Burjuvazinin zenginliğinin esas kaynağı işçi sınıfının sömürüsü iken nasıl olacak da burjuva partileri biz işçi sınıfını kurtaracak? Peki, işçi sınıfını kim kurtaracak? Enternasyonal marşında dediği gibi, bizleri kurtaracak olan kendi kollarımızdır! Kapitalist sistemin bataklığından, savaş cehenneminden kurtulmak için devrimci mücadeleye atılmak hayati bir ihtiyaçtır.
İşçi sınıfının geniş kesimleri, toplumu tam bir felâkete götüren sistemi bilince çıkaramamış olsa bile bilelim ki aynı kitleler günü geldiğinde devrimci fırtınada yerini alacaktır. İşçilerin kendini donatması çok kıymetlidir. Yalnızca şikâyet ederek yol alamayız, sınıf mücadelesine bir tuğla koyabilmeyi, işyerlerimizde, okullarımızda, yani var olduğumuz her yerde sınıfımızın saflarına bir sınıf kardeşimizi daha kazanabilmeyi dert etmeliyiz. Burjuvazinin zehirlediği, yalanlarla bunalttığı işçilere, gençlere kurtuluşun örgütlü mücadelede olduğunu anlatmayı bir sorumluluk olarak hissedebilmeliyiz. Hani bir söz vardır “emek olmadan yemek olur mu?” diye… Aldığımız üç kuruşluk ücret için bile yeri geldiğinde 12 saat çalışmak zorunda kalıyorsak eğer, insanları insanlıktan çıkaran kapitalizme karşı mücadele ederken sadece “boş zamanlarımızı ayırmak” yeterli midir?
Biz işçiler için çalıştığımız işyerlerinde, disiplinli, çalışkan bir işçi olmak, işçi arkadaşlarımız tarafından takdir toplamak gururlandırıcı bir şeydir. Peki devrimci mücadelenin sağlam bir neferi olmak, sistemin pisliklerinin suç ortağı olmamak, düzenin yalanlarıyla barışmamak ve aksine onları teşhir etmek, sınıf bilinciyle donanmak daha büyük bir gurur kaynağı değil midir?
Sorunlarımız büyük ve çözülmeyi bekliyor. Çalışma koşullarımız günden güne ağırlaşıyor, iş saatlerimiz uzuyor, buna karşılık alım gücümüz sürekli düşüyor. Gençler içerisinde artan yozlaşma, uyuşturucu sorunu, işsizlik, ahlâki anlamda çürüme, kadın cinayetleri, doğa talanları, iklim krizi, emperyalist ve haksız savaşlar… Bu sorunlar gençleri mücadeleden uzaklaştırmamalı, tersine daha çok mücadeleye çekmelidir. Çünkü mücadele etmediğimiz sürece koşullarımız daha da kötüleşecek. Bugün bulduğumuz her bahanenin faturası ilerleyen süreçte daha ağır bir şekilde karşımıza çıkacak. Her devrimci genç, kendini geliştirmek, sınıf bilinciyle donanıp sınıf kinini kuşanmak, insanların insan gibi yaşayacağı bir dünya mücadelesine bir tuğla daha koyabilmek için ter dökmeyi göze alabilmelidir. Çünkü her güzel olan şeyin arkasında büyük bir emek vardır. Devrimci mücadele, dünya işçi sınıfını göreve çağırırken biz önce kendimizi göreve çağırmalıyız, çünkü içinde bulunduğumuz tarihsel süreç bunu gerektiriyor. Bir tarafta kriz, savaş, faşizm var, diğer tarafta yeni yepyeni bir dünya!
Tuttun mu verdiğin sözleri?
Gittin mi hedef koyduğun uzaklara?
Daha dur
Hatalarından ders çıkardın mı?
Sonra
Sonra başını öne eğip geri döndün mü dostuna?
Gizledin mi gözyaşlarını?
Daha dur
Aç kalıp bir ekmeği böldün mü ikiye?
Hiç elinin tersiyle sildin mi alnının terini?
Hiç fırtınaya yakalandın mı kara sularda?
Hiç toprağın yağmursuz kaldı mı?
Daha dur
Daha dur
Güzel günler var yaşanacak
Yeter ki iste
Yeter ki göğüs ger
Omuz ver kavgaya
link: İstanbul’dan MT okuru bir işçi, Yeni Bir Dünya İsteyenlerin Bahanesi Olamaz , 13 Kasım 2023, https://marksist.net/node/8121
Bütün Savaşlara Son Verecek Tek Savaş!
Filistin Halkını Savunmak İçin Enternasyonalist Mücadele