Ekim Devrimi 107 yaşında! Her daim canlı, kavgamızda, yanı başımızda! Yolumuza dünden bugüne ışık tutan şanlı meşalemiz! Onun ışığıyla yürümek, eşsiz mirasına sahip çıkmak ne büyük onur! Ekim Devrimi denilince tarihin tozlu sayfalarında kalmış bir büyük olayı anmak gelmiyor aklımıza. Aksine tam da bugünümüze seslenen, çağın yakıcı sorunlarının devrimci ve yegâne çözümünü bağrında taşıyan capcanlı bir mücadele rehberi görüyoruz karşımızda.
Ne çok zorlukla karşılaştı Bolşevikler. Baskılar, yasaklar, sürgünler, kıyımlar, savaşlar… Halklar hapishanesi diye nam salmış dönemin Çarlık Rusya’sındaki koşulları getirelim aklımıza bir de. Her türlü baskı ve zorluğa rağmen mücadeleyi nasıl da kesintisiz bir biçimde ileriye götürmeyi başardı Bolşevikler. Gericiliğin şaha kalktığı günlerde dahi Lenin’in önderliğinde nasıl da ilmek ilmek örmüşlerdi Ekim Devriminin zaferini. Sadece Çarlığın zulmü değildi karşılaştıkları. Savaşın alevleri tüm dünyayı sarmış, dünya sosyalist hareketi ezici bir biçimde savaşın karanlığına esir olmuştu. İşçiler milliyetçilik zehriyle körleştirilmiş, sınıf kardeşlerine düşman kesilmişti. Tüm dünyada işçiler egemenlerin çıkarları uğruna birbirini boğazlamaya girişmişlerdi. Hava alabildiğine kasvetli, koşullar zorluydu. Ama yılmadı Bolşevikler. Her türlü gericiliğe rağmen devrimci Marksizmin ilkelerine sımsıkı sarılıp kendi yollarında yürümekte bir an olsun tereddüt etmediler.
Peki, neydi onların iradesini bileyen? Yılmaz Seyhan’ın devrimimizin dört kutup yıldızı için kaleme aldığı yazıda ifade ettikleri Lenin’in parti okulunda yetişmiş Bolşeviklerin iradesine de ayna tutuyor. Biz genç devrimcilerin bugünkü gericilik koşullarında Ekim Devriminden edineceği düstura da işaret ederek zor günlerde kavganın niteliğine dair şunları aktarıyor Seyhan: “Zor günlere teslim olmak bir yana, böylesi koşulların suların durgun olduğu dönemlere nazaran çok daha öğretici ve dönüştürücü olduğunu berrak biçimde kavradılar. Şartlar ve güç dengesi ne olursa olsun, ters akıntılara karşı yüzmek pahasına o büyük güne, kaçınılmaz saate hazırlandılar. Dosta da düşmana da bir fikrin, haklı bir davanın insanı olmanın ne demek olduğunu gösterdiler.”[i]
Ters akıntılara karşı yüzmek, zorluklara göğüs gerebilmek elbette kolay değil. Bugün de zorlu, karanlık bir dönemden geçiyoruz. Egemenler bir kez daha tüm dünya işçilerini birbirine boğazlatmak için emperyalist paylaşım savaşını körüklüyorlar. Ortadoğu başta olmak üzere dünyamız savaşın alevleriyle kavruluyor. Her yerde gericilik boy gösteriyor. İşçiler bir kez daha milliyetçilik ve militarizm tuzağıyla körleştirilmeye, asıl düşmanlarının yanında saf tutmaya zorlanıyor. Türkiye’de bu ağır tabloya bir de faşizmin karanlığı eşlik ediyor. Ancak tüm bu karanlık tabloya rağmen hem Türkiye’de hem de dünyada mücadele nehri akmaya, büyümeye devam ediyor. Emperyalizmin merkezlerinde ve pek çok ülkede savaşa, milliyetçiliğe, ekonomik krizin ağır sonuçlarına karşı protestolar ve eylemler yapılıyor. Kimi yerlerde sınıf kavgası o denli keskinleşiyor ki süreç devrimci durumlara kadar ilerleyebiliyor. Geçtiğimiz yıllarda İran’da, Latin Amerika’da, Arap coğrafyasında yaşananları hatırlayalım… Türkiye’de grev-direniş örnekleri artıyor, mücadele her alanda yaygınlaşıyor. İşçiler, köylüler, kadınlar hakları için mücadele ediyor. Dünyada ve Türkiye’de sınıf mücadelesinin ilerleyişine dair yaşanan bu umut verici gelişmeler, Elif Çağlı’nın her defasında vurguladığı üzere içinden geçtiğimiz gericilik döneminin geçici niteliğini ve taşıdığı devrimci potansiyeli de ortaya koyuyor.
Koşullar ne denli zor olursa olsun, inancımızdan ve umudumuzdan asla ödün vermiyoruz. Ekim Devriminin umudu ve coşkusuyla kavgamıza cesaretle sarılıyoruz. Tıpkı Bolşeviklerin yıllar önce yaptığı gibi. En koyu gericilik dönemlerinde dahi dönemin geçici niteliğinin bilincinde olan Lenin ve partisi, aslolanın her daim devrime hazırlanmak olduğunu mücadeleleriyle tarihe kazıdı. İnatla kendi yollarında yürüyerek işçi sınıfını iktidara taşıdılar. Yıllar içinde edindikleri devrimci tecrübe eşliğinde öncüyü devrime hazırlarken, izledikleri yol ve uyguladıkları yöntemlerle bugüne paha biçilmez bir miras bıraktılar. Marksist Tutum sayesinde bu mirasla tanışan bizler, Bolşeviklerin iradesi, direnci ve azmiyle, enternasyonalist bilinçle yarına hazırlanıyoruz. Ekim’in rehberliğinde her türlü zorluğun üstesinden geleceğimize en ufak bir kuşkumuz yok. Tıpkı UMUT’un (UİD-DER Müzik Topluluğu) “Zorlu Yolumuz” adlı şarkısında söylendiği gibi: Omzumuzda büyük bir yük var/ Karanlıkta taşıyoruz/ Üstesinden geleceğiz/İnancımız, umudumuz var!
Ekim Devrimimizin 107. Yaşı Kutlu Olsun!
Yaşasın Dünya Sosyalist Devrimi İçin Mücadelemiz!
[i] Yılmaz Seyhan, Zor Günlerde Bir Fikrin ve Eylemin İnsanı Olmak, 26 Ocak 2024, https://marksist.net/node/8178
link: Ankara’dan genç işçiler, Ekim Devriminin Işığıyla, Üstesinden Geleceğiz!, 8 Kasım 2024, https://marksist.net/node/8378
Ekim Devriminin Şanlı Yolu
Korku Korumaz, Savunmasız Bırakır