Bugüne değin çok söz edildi ondan. Yani Nazım Hikmet’ten. Dünya işçi sınıfının ve özgürlüğe ekmek, su kadar hasret olan dünya insanının çalışkan evlatlarındandır Nazım Usta. Nazım Usta eşit, özgür, sınırsız, sınıfsız, yani dosdoğru ifadesiyle komünist bir dünyaya gidilen mücadele yolunda tüm yaşamını vakfedenlerden biri olarak yaşadı. Evet, Nazım Usta mücadelesiyle, yaşamıyla, tüm eserleriyle komünizme tüm benliğiyle inanmış katıksız bir komünisttir. Aradan birkaç değil, bin asır da geçse ne Nazım Hikmet adı silinip yok olacak ne de Nazım’ın ifadesiyle büyük insanlığın özgürlüğe, yani komünist bir dünyaya giden yoldaki mücadelesi son bulacaktır.
Evet, Nazım Usta bir komünist olduğu için tüm ezilenlerin dostu, arkadaşı, yoldaşıdır. Çalışırken, üretirken, grevlerde, direnişlerde her daim yanı başımızdadır. Nazım Hikmet’in komünizme yani tarihin bir evresinde dünya işçi sınıfının ve tüm ezilenlerin özgür insanlar olarak yaşayacağına inancı tamdı. Nazım aynı zamanda işçi sınıfının mücadelesinde yerini aldığı günlerden hayata gözlerini yumana dek bir komüniste yaraşır davrandı. İçeride, dışarıda, sürgünde, sırtüstü ölümü beklediği anlara dek bir komünist gibi düşündü, davrandı. Her koşulda hapislerde, açlıkta, yoklukta her zaman kendisinden evvel yanındakilerin, uzaktakilerin ihtiyaçlarını önde gördü. Onun nasıl bir insan olduğunu, yani gerçek bir komünist olduğunu ilk başta yoldaşları, hapishane arkadaşları ve Nazım’la temas etmiş insanların tamamı ifade etmişlerdir.
Nazım Hikmet hayatı, bizim insanlarımızı, doğayı ve tüm canlıları sevdiği gibi, sevdiği kadınları da aşkla sevdi. Ancak asıl aşkı olan komünizm sevdası her daim bakiydi. O başına ne gelirse gelsin bir komünist olarak kabulümdür demiştir. Yani paşa torunu gibi konaklarda yaşamayı elinin tersiyle kenara itmiş ve doğru bildiği yolda yürümüştür. Bu nedenle işçi sınıfının örgütlü mücadelesinde yerini alan devrimciler için Nazım’ın yeri bambaşkadır.
Nazım Usta şiirlerinin her satırında işçi sınıfının mücadelesini örmüştür. Şiirlerini aynı zamanda kendi yaşamıyla yoğurmuştur. Ve anlattığı gibi de yaşamıştır. Hapishanede örgütleyip yetiştirdiği Orhan Kemal işçi sınıfının hayatını ve mücadelesini ören biri olmuştur. Bir adam öldürmekten hapse giren İbrahim Balaban’ı komünist bir ressam olarak yetiştirmiştir. Burjuvazi Nazım Hikmet isminden hapishanede bile insan örgütleyen bir komünist olduğu için ölümüne korkuyordu. Onca yıl uydurma bahanelerle gözlerden ırak kalması için hapislere atmıştı. Yani burjuvazinin rüyalarını kâbusa döndüren Nazım Hikmet’in komünist kimliği ve kişiliğiydi.
Nazım Usta fiziken 61 yıldır aramızda değil. Ama onun güzelim şiirleri işçi sınıfının mücadelesinde yankılanmaya devam ediyor. Nazım Hikmet’in dostları da düşmanları da onun bildiği, inandığı yoldan yani komünizm yolundan yürüdüğünü biliyorlar. Evet, bugün de Nazım ve nice komünist devrimcinin yürüdüğü yoldan yürüyerek ilerleyen komünist devrimciler var. Elif Çağlı’nın da dile getirdiği o bilinç, inanç ve azim içeren ve umudu dipdiri tutan ifadelerle “sen yolunda yürü, kim ne derse desin”!
link: İzmir’den bir MT okuru, Dünya İşçi Sınıfının Komünist Ozanı Nazım Usta, 8 Haziran 2024, https://marksist.net/node/8276
Reisi Öldü, Molla Rejimi Devam Ediyor
İnsani Değerleri Aşındıran Kapitalizm