Sayfalar
Kurtuluşun Ateşini Yüreklerimizde Taşıyoruz
Kapitalist sistem emeğin ve doğanın sömürüsü, kâr ve güç uğruna çıkarılan haksız savaşlar sonucu insanlığın yaşamını kâbusa çevirdiği gibi bu koşullar altında hayatta kalmaya çalışan işçileri de iradesi olmayan birer makine haline getirmeye çalışıyor. Kapitalizmin işçi sınıfına karşı bu topyekûn saldırısı emekçi kadınları daha fazla vuruyor. Kapitalist ekonominin ucuz emek gücü olarak gördüğü, ihtiyacı olmadığında, kriz zamanlarında eve ve ev işlerinin yıpratıcı ve tüketen sarmalına hapsettiği emekçi kadınlar her geçen gün tükeniyor.
Fakat bugün içinden geçtiğimiz bu karanlık tablo tarihin her döneminde böyle değildi. Tarihteki ilk muzaffer işçi iktidarıyla sonuçlanan Ekim Devrimi emekçi kadınlara yaşamlarını köklü bir şekilde değiştirecek gerçek haklar tanıdı. Her alanda kadın-erkek eşitliği, sınırsız ve koşulsuz kürtaj hakkı, ev işlerinin ve çocuk bakımının toplumsallaşması ve bu uygulamaların hem yasalarla hem de fiilen güvence altına alınması tüm dünya işçi sınıfına ve işçi sınıfının kadınlarına örnek oldu, yol açtı.
Kapitalizme karşı mücadele veren biz emekçi kadınlar, 1917 Martında kadın tekstil işçilerinin genel grev çağrısıyla devasa bir gösteriye dönüşen Dünya Emekçi Kadınlar Günü mitinginin Ekim Devriminin yolunu açtığını unutmuyoruz. Tarihimizle gurur duyuyor ve bu bilinçle onlardan aldığımız bayrağı sıkıca kavrıyor ve kurtuluşun ateşini yüreklerimizde taşıyoruz. Selam olsun şanlı Ekim Devrimine ve onun ateşini bugünlere ulaştıran önderlerimize. Selam olsun bugünün Ekimlerini yaratacak kadın ve erkek sınıf devrimcilerine! Selam olsun yeni Ekimlere!

link: Ankara’dan MT okuru emekçi kadınlar, Kurtuluşun Ateşini Yüreklerimizde Taşıyoruz, , https://marksist.net/node/7096
Kapitalizmi Yıkmak İçin Ekim’in Yolundayız!
Kapitalist sistem krizi her geçen gün derinleştikçe sınıfsal çelişkiler daha da artmakta, daha görünür hale gelmektedir. Ekonomik, siyasal ve sosyal alanlarda işçi sınıfına dönük saldırılar her gün daha da artarken, sermaye sınıfının temsilcileri kapitalist sistemin devamını sağlayabilmek için her yola başvuruyorlar. Emekçilerden yükselecek bir toplumsal tepkinin kendi düzenlerini yerle bir edeceğinin bilincinde olan kapitalistler ve onların siyasi temsilcileri, emekçilerin örgütlenmesinin ve örgütlü mücadele etmelerinin önüne geçmek için her türlü baskıyı arttırıyorlar.
Biz işçiler sınıf bilinciyle donanmadığımız, sınıf kimliğimizle örgütlenmediğimiz, sermaye sınıfının ve onların siyasi temsilcilerinin beyinlerimizi bulandırmasına izin verdiğimiz, mücadelemizi sınıf kardeşlerimizle birlikte sermaye sınıfına karşı yöneltmediğimiz sürece kapitalist sistem tüm insanlığı çürütmeye devam edecek.
İnsanlığın kurtuluşu işçi sınıfının mücadelesiyle mümkündür. Tarihsel deneyimler biz emekçilere kurtuluşun yolunu göstermektedir. 1917 Ekim Devrimi tüm insanlığın geleceğinin nasıl olacağını gösteren bir deneyimdir. Çarlık Rusya’sında iktidara gelen işçi sınıfı nasıl bir dünya kurabileceğimizi gösterdi. İşçi sınıfının mücadelesinin ne kadar haklı bir mücadele olduğunu tüm dünya emekçilerine gösterdi. Paris Komünarlarından devraldıkları mücadele bayrağını Çarlık Rusya’sında dalgalandırdılar. Bugün biz işçilere düşen görev de Rus işçi sınıfının yükselttiği bayrağı elimize alıp daha yukarılara taşımaktır. 1917 Ekim Devrimini yaratan işçi sınıfına öncülük eden Bolşevikleri örnek almalıyız. Kapitalizmi yıkmak için Ekim Devriminin yolunu izlemeliyiz!

link: Esenyurt’tan bir grup metal işçisi, Kapitalizmi Yıkmak İçin Ekim’in Yolundayız!, , https://marksist.net/node/7095
Ekim Devriminin Dersleriyle Donanalım
Bugün kapitalizm tarihsel bir krizle sarsılıyor. Milyonlarca işçi işsizlik ve yoksulluğun kucağına itiliyor. Her geçen gün yeni cephelere yayılan emperyalist savaşlarda milyonlarca emekçi katlediliyor. Bu düzenin efendileri gelecek umudumuzu çalmaya, dünyanın böyle gelip böyle gideceğine bizi inandırmaya çalışıyorlar. Ama dünyanın neredeyse her yerinde işçiler her şeye rağmen meydanlara çıkıyor, yumruğunu havaya kaldırıp sisteme öfkesini haykırıyor.
Öfkemiz, dünyanın değişmesi gerektiğine olan inancımız artarken Ekim Devrimi sınıfsız bir dünya kurma mücadelemizde deniz feneri olmaya, yolumuzu aydınlatmaya devam ediyor. 1917’de işçiler, emekçiler, baskıcı ve despot Rusya’da, örümcek kafalı çarların Rusya’sında iktidarı aldılar. Lenin, Troçki, Krupskaya, Sverdlov gibi, ismini bildiğimiz ya da bilmediğimiz daha binlerce Bolşevik devrimci, yıllar boyunca inatla işçi sınıfının saflarında mücadeleyi büyüttüler. Ekim Devrimiyle işçiler “Tüm İktidar Sovyetlere” dediler, üretenler yönetmeye başladılar. Rusya emperyalist savaştan derhal çekildiği için emperyalistler savaşa son vermek zorunda kaldılar. Halklar hapishanesi Rusya’nın ezilen halkları kendi kaderlerini tayin hakkını kazandılar.
Bugün sınıfsız, sömürüsüz, barış ve kardeşlik dolu bir dünyanın hayalini kuranlar için gidilecek yol bellidir. Ekim Devriminin dersleriyle donanmalı, Bolşeviklerin mücadelesini özümsemeli, daima ileri doğru yürümeliyiz! Selam olsun şanlı Ekim Devrimini yaratanlara!

link: Ankara’dan bir sağlık işçisi, Ekim Devriminin Dersleriyle Donanalım, , https://marksist.net/node/7094
Emekçi Kadınlar Devrimle Özgürleşir
Metal sektöründe vardiyalı çalışan bir grup kadın işçiyiz. Çalıştığımız fabrikada, ağır çalışma koşullarıyla birlikte sermayeye hizmetimizi tamamlarız, sonrasında ise ev içi mesaimiz başlar. Yarısından fazlası boş olan buzdolabımızın başına geçer ve ne pişireceğimizin telaşına düşeriz. Malûm, yemek yapmakta en zor iş, yemeğin adını koymaktır. Yemeğin adı da ancak evdeki malzemelerin çeşitliliği ile olur. Bu zorlu koşullarda, yoksulluğun kol gezdiği bir süreçte bu ne zor iştir, bilirsiniz. Yemek pişer, çamaşır, bulaşık ve çocukların bakımı, dersleri derken zar zor atarız yatağa kendimizi. Birinci vardiyamızı fabrikada, ikinci vardiyamızı ise evde çalışarak tamamlarız. Dinlenmeye yeteri kadar vaktimiz olmaz. Yarı uykulu bir şekilde yeniden kalkarız ve karanlığın kör bir vaktinde çalışmak için yeniden yollara düşeriz.
Oysaki yaşadığımız bölgelerde onlarca lokanta varken hazır yemeklere ulaşamayız. Kreşler varken çocuklarımızı kreşlere gönderemeyiz ya da bakıcı hizmetinden faydalanamayız. Temizlik şirketleri olmasına rağmen ev temizliği konusunda bu şirketlerden yardım alamayız. Kuru temizleme ve çamaşırhaneler olmasına rağmen bu olanaklardan faydalanamayız. Çünkü aldığımız ücretler bu hizmetlerden faydalanmamıza olanak vermez. Ancak kıt kanaat geçinecek ve karın tokluğuna yetecek kadar ücret alırız.
Oysaki biz emekçi kadınların hakkı değil midir bu hizmetlerden faydalanmak? Biliyoruz ki kapitalist düzende bu imkânlardan faydalanmak mümkün olmayacak. Bizlerin kurtuluşu ancak işçi sınıfının devrimiyle mümkün olacaktır. Bundan tam 103 yıl önce, Ekim Devrimi ile kadınların elde ettiği haklar bizler için yol gösterici olmuştur. Devrimin hemen sonrasında ortak yemekhaneler, kreşler, çamaşırhaneler oluşturulmuş ve kadının üzerindeki ev işleri toplumsallaştırılmıştır. Ayrıca gece vardiyasının kadınlar için yasaklanması da kazanımlardan biridir. Eşit işe eşit ücret, kürtajın yasalaşması, politikada kadınlara daha fazla yer verilmesi gibi daha birçok kazanım elde etmiş kadınlar.
2020 yılından 103 yıl öncesine baktığımızda görüyoruz ki, kadınların özgürleşebilmesi için devrime, işçi sınıfının iktidarı ele almasına ihtiyacı var. Biz emekçi kadınlar olarak, o güzel günlere ulaşmak için, erkek işçi kardeşlerimizle birlikte dayanışmamızı ve birliğimizi güçlendirmeliyiz.
Selam olsun Ekim Devrimini yaratanlara, yolumuzu aydınlatanlara!

link: Sarıgazi’den bir grup metal işçisi kadın, Emekçi Kadınlar Devrimle Özgürleşir, , https://marksist.net/node/7093
Ekim Devrimi 103 Yıldır “Kurtuluşun Tek Yoluyum” Diyor
103 yıl önce Rusya’nın ezilen işçileri ve yoksul köylüleri, ayaklarının üzerine doğruldular ve kendilerini ezenlere güçlü bir tekme savurdular. Yerle yeksan ettiler tepedekilerin iktidarlarını. Ve korku saldılar dünyadaki tüm egemenlerin yüreklerine. İşte o günden bu yana Bolşevikler tarafından kurtuluşun rotası çizildi dünya işçi sınıfı için, sermayenin boyunduruk altına aldığı tüm insanlar için... Biz işçilerin Bolşevik bir örgüte sahipsek dünyayı yerinden oynatacağımızı, kapitalist sistemi yıkıp sınıfsız, sömürüsüz bir dünya kuracağımızı gösterdiler.
O yol bulundu bulunmasına ama kapitalist düzenin egemenleri o yola çamur attılar, karaladılar, önünü türlü hilelerle tıkadılar. Tüm engellere rağmen bu yola baş koyanlara da her türlü eziyeti yapmaktan geri durmadılar. Sahte güneşlerle aydınlık gösterdiler dünyayı ama karanlığı büyütmekten başka bir şey yapmadılar. İnsanlığa deli gömleği giydirirken aklın yolunun kendi sistemleri olduğunu söyleyip durdular. Şişirilmiş hayaller dünyasında kâbuslar yaşattılar her yaştan insana. Ama artık mızrak çuvala sığmıyor. Ne yaparlarsa yapsın, ne derlerse desinler, artık giydirdikleri deli gömleği içinde insanlık nefes alamıyor. Milyarlarca işçi, emekçi, bu sistemin türlü sorunuyla yaşayamaz hale gelmiş durumda.
Ama o yol, o kızıl yol, duruyor durduğu yerde. Önüne kürenmiş karlar eriyecek. Yıkılacak önündeki barikatlar. Patikalarında kızıl karanfillerin boy verdiği bu yol bize kapılarını bir kere daha açacak. Göçmen çocukların ölü bedenleri kıyıya vurmasın diye… İşsiz gençler, evini geçindiremeyen babalar intihar etmesin diye… İnsanlar haksızlık ve adaletsizlik çarkında perişan olmasın diye… Halklar egemenlerin çıkarları uğruna savaşıp birbirini boğazlamasın diye… Bir avuç asalak sermayedar milyarlarca insanı sömürmesin diye, yani sınıflar ortadan kalksın diye... Yeter ki o yola inanmaya devam edelim, yeter ki yolu yeniden açmak için biz de elimize bir kürek alalım. O yolu yeniden açanlardan olalım. Selam olsun Ekim Devrimini yaratanlara! Selam olsun mücadele yolunu açanlara!

link: Tuzla’dan bir kadın işçi, Ekim Devrimi 103 Yıldır “Kurtuluşun Tek Yoluyum” Diyor, , https://marksist.net/node/7092
Sönmeyen Ateş
Ekim Devrimi, insanlığın önünü her alanda açan işçi sınıfının ve onun öncü partisinin bir atılımıydı. Paris Komünarlarının yolundan yürüyenler iktidarı fethetti. Sovyetlerin bağrında güçlenen, onların gönüllü onayını alan ve onlara yol gösteren Bolşevik Parti ve Lenin, tarihin akışını değiştirip işçi sınıfını Paris Komünü dersleriyle iktidara taşıdılar. Demokrasi laf olmaktan çıktı. İşçilerin, askerlerin, köylülerin kendi kurdukları ve seçtikleri, istedikleri an geri çağırabilecekleri delegelerle doğrudan demokrasiye dönüştü.
Büyük Ekim Devriminin yaktığı ateş hâlâ canlı ve ışık saçmaya devam ediyor. Biz işçilere düşen en acil görev, bu ateşi harlayıp körükleyerek insanlığı kapitalist barbarlık belasından kurtarmaktır.
Ekim derslerini iyi anlamak, özümsemek, yaşananlardan öğrenmek biz işçiler için tarihi önem arz etmektedir. Ne yalnız sovyetler, ne sadece parti! Bu konuda “İşçi sınıfının öncü partisi, ancak sovyetler gibi kitlesel ve yığınların bizzat aktif çabalarına dayanan örgütlenmelerin olması durumunda, onların içinde önderlik rolünü gereğince yerine getirmeye çalışabilir…” diyor Elif Çağlı 2002 tarihli Ekim’den Bir Yaprak yazısında biz işçilere.
Tarihsel açıdan, önderlik sorununun çözülmesi diye bir görev vardır. Ve bunu da yapacak tek güç işçi sınıfının, Bolşevik tarzda örgütlenmiş devrimci partisidir. Ekim Devriminin sönmeyen ateşinden bu dersleri çıkarmak, ona uygun davranmak biz örgütlü işçilerin olmazsa olmazlarından olmalıdır.
Bildiğimiz, yaşadığımız, her gün tanık olduğumuz gibi, onca safsataya, koparılan gürültülere, propagandalara rağmen 21. yüzyılda kapitalizm yeni bir yükseliş çağına girmedi. Giremezdi de. Bugün kapitalizm tarihte eşi görülmedik krizlerle boğuşup duruyor. İşsizlik, yoksulluk, savaş ve kitle katliamlarıyla insanlığa nice acılar yaşatıyor. İnsanlığı ve doğayı yıkıma sürüklüyor. Sovyetler Birliği yıkıldığında yapılan “kapitalizmin tek alternatif olduğu” propagandalarının ne denli boş olduğu daha da net ortaya çıktı. Kapitalizmin tarihsel bir kriz içinde olması, yalan balonlarının tümünü patlatıyor. Gerçekler devrimcidir. İnatçıdır. Yaşananlar bunun kanıtıdır. Kısacası kapitalizm bugün gerçekten de zor bir durumdadır. Bir çıkmazın içindedir. Biz işçilere düşen görev, kapitalizmi yeryüzünden postalamaktır. Tarihin çöplüğüne göndermektir. Bu yolda, Ekim Devrimi biz işçileri yanan ve hiç sönmeyen ateşiyle aydınlatıyor. İnsanlığın çıkış yolu, işçi sınıfının ve öncüsünün Ekim Devriminin derslerinden yararlanarak yeni devrimler yaratmasıdır. Bu ateşi harlayalım. Sınıfsız bir dünya için ileri!
Ya Barbarlık Ya Sosyalizm!
Yaşasın Büyük Ekim Devrimi ve Onun Hiç Sönmeyen Ateşi!

link: Adana’dan MT okuru bir işçi, Sönmeyen Ateş, , https://marksist.net/node/7091
Dünü Bugüne Bağlıyor, Geleceğe Umutla Yürüyoruz!
“1917 Ekim Devrimi tarihte kaldı, sosyalizm denendi ve yenildi, işçi devrimleri artık sadece tarihin tozlu sayfalarında” diye buyuruyor burjuvazi aradan geçen 103 yıla bakarak. Kapitalist sömürü düzeninin alternatifsiz olduğu, ebedi olduğu yalanlarını savuruyor. Heyhat! Burjuvazinin bu hezeyanları mezarlıktan geçenin korkusunu yenmek için ıslık çalmasına benziyor.
Kapitalizm tarihsel bir krizle kökünden sarsılıyor, çürüdükçe yaşamın her alanını çürütüyor, milyarlarca işçi ve emekçiyi nefessiz bırakıyor. Toplumsal sorunlar yıkıcılaşıyor, milyarlar acı çekiyor, doğa tahrip oluyor. Bugünün egemenleri kanlı boğazlaşmalarla hesaplaşmaya çalışıyor. İşte alternatifsiz olduğunu iddia ettikleri düzen bu! İşte ayakta tutabilmek için türlü çareler aradıkları düzen bu! Beyhude bir çabayla tarihsel miadını doldurmuş, çürümüş bir sistemi ayakta tutmaya çalışıyorlar. Şu işe bakın ki çürümüş düzenlerini ayakta tutmak için “Büyük Reset”lerden medet umanlar, faşizm sopasına sarılanlar karalıyorlar Ekim Devrimini. İşte bunlar “tarihte kaldı” deyip hafızalardan kazımaya çalışıyorlar Ekim Devrimini.
Oysa Ekim Devrimi işçi sınıfının daha ilk atılımıdır. Geleceğe doğru aralanmış bir kapıdır. Rehberdir, deniz feneridir. Tarihe gömmek istedikleri geçmişimiz bizim manivelamızdır. Devrimin kadınlara kazandırdığı haklarla bugünün kapitalist dünyasında kadının çifte ezilmişliğinin boyutları arasındaki fark da bu gerçeği göstermiyor mu?
Ekim Devriminden bugüne işçi sınıfı büyüdü, gelişti, kapitalizm sosyalizmin temellerini daha da derinlerde döşedi. İnsanlık artık aşılması gereken ve aşılması mümkün olan bir eşiğe geldi. Devrimci önderlerimiz işçi sınıfımızın tarihsel rolüne güvenmemiz gerektiğini söylüyor. Tarih işçi sınıfını göreve çağırıyor, bizler sınıfımızın bağrında sabırla, sebatla çalışarak sınıfımızı tarihsel görevine hazırlıyoruz.
Pusulamız Marksist Tutum bizlere tarihin tüm ezilenlerinin muradının gerçekleşeceği tarihsel bir dönemeç noktasında olduğumuzu söylüyor. Ekim Devriminin güncelliğini vurguluyor. Bizler bu bilinçle, tıpkı Ekim Devrimini yaratan Bolşevikler gibi, sınıfımızın kadınlarını ve erkeklerini mücadele saflarına çekmeye çalışıyoruz. Bugün mütevazı görünen çalışmalarımızla sınıfımızın kadınlarına ve erkeklerine mücadele ruhu aşılıyoruz. Bütün baskılara rağmen, irili ufaklı işçi direnişlerinde, grevlerde, sendika tabanlarında verilen mücadelelerde işçilerin kapitalizm bataklığından bir çıkış yolu aradığını görüyoruz. Yüreklerine umut, dillerine ses oluyoruz. İnancımız da umudumuz da dipdiri. Tarihsel haklılığımızla ve yürüttüğümüz mücadeleyle gurur duyuyoruz.
Gecenin en karanlık anı şafağa en yakın andır. İşçi sınıfının devrimci kadınları olarak bizler o şafakları düşlüyoruz. Sınıfımızın tarihsel deneyimlerinin ışığında geleceği yaratacak kuvvet ve iradede olduğumuzu çok iyi biliyoruz. Bugün yürüttüğümüz çalışmalar, bugünden başlayarak yarınları ilmek ilmek örecek. Ekim Devrimine önderlik eden Bolşevik devrimcilerin özverili emekleri gibi, yarının o güzel şafaklarında bizlerin de emeği olacak. Bizler onların yürüdüğü yollarda yürüyoruz ve sosyalizm mücadelesini ileriye taşıyoruz. Dünümüzle gurur duyuyor, bugünü şekillendiriyor ve yarınlara umutla yürüyoruz!

link: Gebze’den MT okuru bir grup kadın işçi, Dünü Bugüne Bağlıyor, Geleceğe Umutla Yürüyoruz!, , https://marksist.net/node/7090
Ekim mirasını bizlere aktaranlara selam!
Ekim Devrimi Bolşevik işçilerin mücadeleye adanmışlıklarıyla yarattığı ruhtur. Ne mutlu ki o mücadele ruhu, tarihin tozlu sayfalarında kalmadı. Marksist Tutum bu ruhun yeniden ve yeniden can bulmasıdır. Elif Çağlı ve yoldaşlarının ilmek ilmek ördüğü yol sayesinde, bugün Ekim Devriminin bize bıraktığı mirasa sahip çıkmak mümkün.
Selam Olsun Şanlı Ekim Devrimine!
Selam Olsun Sınıf Mücadelesinde Marksist Tutumu Büyütenlere!

link: Ankara’dan bir genç işçi, Ekim mirasını bizlere aktaranlara selam!, , https://marksist.net/node/7089
İhtiyacımız Enternasyonal dayanışma, birlik ve örgütlenmedir
Ekim Devrimi bize işçi sınıfının enternasyonal örgütlülüğünün ne kadar önemli ve hayati olduğunu gösterdi. Devrimden sonra emperyalist ülkelerin egemenleri işçi iktidarını boğmak için domuz topu gibi birleşerek iç savaş başlattıklarında Sovyet iktidarını ayakta tutan şey dünya işçilerinin Rus işçi kardeşleriyle gösterdiği enternasyonal dayanışmaydı. Emperyalist-kapitalist ülkelerin işçileri kendi burjuvalarının yanında yer almayarak onların bütün güçleriyle işçi iktidarına saldırmalarını engellediler.
İşçi sınıfının enternasyonal birliği ve dayanışması Rusya’da devrimin ayakta kalabilmesini sağladı. Milliyetçilik ise Birinci Dünya Savaşında milyonlarca emekçinin cephede birbirini boğazlamasına yol açmıştı. Aradan bir asırdan fazla zaman geçti ama egemenlerin milliyetçilik oyunu değişmedi. Çürüyen kapitalizmi ayakta tutmaya çalışan egemenler tüm dünyayı savaş cehennemine çevirirken işçi sınıfının önüne göçmen düşmanlığında somutlanan milliyetçiliği koyuyorlar. Oysa bugün işçi sınıfının ihtiyacı olan şey enternasyonal dayanışmadır. Enternasyonalizm milliyetçiliğin panzehiridir. Ve ne kadar güçlü bir panzehir olduğunu Ekim Devrimini gerçekleştiren Rusya işçi sınıf ve onları destekleyen dünya işçileri göstermiştir.
Yaşasın Ekim Devrimi!
Yaşasın İşçi Sınıfının Enternasyonal Birlik ve Dayanışması!

link: Samandıra’dan bir kadın işçi, İhtiyacımız Enternasyonal dayanışma, birlik ve örgütlenmedir, , https://marksist.net/node/7087
Üreten biziz, yöneten de biz olacağız
İnsanlığın binlerce yıllık tarihsel yolculuğunda nice dönemeçler vardır. Tekerleğin icadı, yazının icadı, Fransız İhtilali, Sanayi Devrimi gibi dönüm noktaları insanlığın büyük ve tarihsel adımlarıdır. Her biri milat sayılan bu olaylar tarih denilen çizgiye iliştirilmiş birer büyük işarettir. Bir önceleri bir de sonraları vardır. Örgütlü işçi sınıfının “üreten bizsek yöneten de biz olmalıyız” deyip iktidarı devralması ve tüm üretim araçlarını toplumun malı haline getirmesi ise insanlık tarihi için çok büyük bir milattır. Hem 1917 Ekim Devriminin hem de devrimin başarılmasında etkisi olan tüm sınıf kardeşlerimizin anısının önünde saygıyla eğiliyoruz. Doğrularını da hatalarını da ders olarak görüyor, yolumuzu aydınlattıklarını biliyoruz. Yaşasın işçi sınıfının örgütlü mücadelesi, yaşasın şanlı Ekim Devrimi!

link: Sefaköy’den bir grup öğretmen, Üreten biziz, yöneten de biz olacağız, , https://marksist.net/node/7085
Karanlığı yırtan Ekim Devrimine selam olsun!
Ekim Devriminin kızıl feneri parıl parıl parlamaktadır. Ona ulaşmak bizim elimizde. Bugün yapmamız gerekeni deneyimler gösteriyor. Geçmiş işçi kuşaklarından işçi abi ve ablalarımız bize rehberlik ediyor. Ekim Devrimi bize bu karanlık dünyadan çıkışın yolunu gösteriyor. Egemenler her ne kadar Ekim Devrimini karalamaya çalışsalar ve kendi düzenlerini tarihin sonu ilan etseler de geçen zaman ve yaşadığımız olaylar sosyalist devrimin kaçınılmaz olduğunu gösteriyor. Bugün Ekim Devriminin kahramanları olan Lenin ve Bolşevik Partinin iradesini ve verdiği bedelleri unutmamak lazım. Bize bırakılan tarihsel emanet olan Bolşevik tarzda önderliği yaratmayı mücadelemizin merkezine koymamız lazım.
Karanlığı Yırtan Ekim Devrimine Selam Olsun!

link: Ankara’dan bir temizlik işçisi , Karanlığı yırtan Ekim Devrimine selam olsun!, , https://marksist.net/node/7084
Mücadele bayrağını daha ileri taşıyalım
Tarihsel miadını dolduran kapitalizm insanlığa her türlü acıyı yaşatmaya devam ediyor. Bizler Marksist Tutum okuru gençler olarak bu kara tablonun böyle devam etmeyeceğini biliyoruz. Birinci emperyalist paylaşım savaşı döneminde de insanlık benzer karanlık günlerden geçiyordu. Rusya’da işçiler ve yoksul köylüler bir devrim gerçekleştirerek devam eden paylaşım savaşının sona ermesini sağladılar. Bolşeviklerin önderliğinde Ekim Devrimini gerçekleştirerek ve işçi iktidarını kurarak dünya halklarına kapitalizmden kurtuluşun yolunu gösterdiler, ilham kaynağı oldular. Kapitalizmin yarattığı her türlü eşitsizliğe, adaletsizliğe ve gericiliğe karşı büyük bir savaş açtılar. Çalışma koşullarından işçi haklarına, eğitimden sanata hayatın her alanında bir sıçrama yaşanıyordu. Rusya işçi sınıfı yaralarını sarmaya başlamış, güzel günler için ileriye doğru yürüyordu. İşçi sınıfının gençleri olarak bizler de bugün, geçmiş işçi kuşaklarının bıraktığı mücadele bayrağını daha ileriye taşımak için mücadeleye devam ediyoruz. Lenin ve Bolşeviklerin önderliğinde geçekleşmiş olan Ekim Devrimi, dün olduğu gibi bugün de yolumuzu aydınlatmaya devam ediyor.
Yaşasın Ekim Devrimi!

link: Gebze’den bir grup genç işçi, Mücadele bayrağını daha ileri taşıyalım, , https://marksist.net/node/7083
Krize ve savaşa karşı mücadele yolunu Ekim Devrimi gösteriyor

link: Marksist Tutum, Krize ve savaşa karşı mücadele yolunu Ekim Devrimi gösteriyor, , https://marksist.net/node/7086
İşçi sağlığı ve güvenliği devrimle sağlanacak
Bundan 103 yıl önce işçiler Rusya’da iktidarı aldı. Başka bir dünya isteyen işçiler, emekçiler yıllar boyu süren mücadeleler sonucunda iktidarı almayı başarmıştı. Bugün birçok hakkımız geçmiş işçi kuşaklarının bizlere bırakmış olduğu mirastır. Bizler iş güvenliği uzmanları olarak çalışan işçileriz. Ekim vesilesiyle bir araya geldik ve geçmişten bugüne işçi sağlığı ve güvenliği alanında gerçekleştirilen kazanımlara baktık. Ortaçağ’da Ellenborg, Paracelsus ve Agricola gibi bilim insanlarının emekçilerin çalışma ortamında maruz kaldıkları tehlikelerin “önlenebileceğini” ortaya koyduklarını, işçi sağlığının babası olarak bilinen Ramazzini’nin 1700’lerin başında “meslek hastalığını” tanımladığını ve buna karşı tedbirler önerdiğini gördük. Ancak Bolşevik devrimine kadar işçi sağlığı alanında fazla adım atılmadığını da fark ettik. Ekim Devrimi sonrasında sosyal sigorta sistemi ve meslek hastalıkları enstitüleriyle ilk kapsamlı önlemlerin alındığını ve bizlere miras bırakıldığını öğrendik. Ve tekrar kavradık işyerlerinde ve yaşamın tüm alanlarında tam anlamıyla bir işçi sağlığı ve güvenliği ancak işçilerin kendi iktidarında mümkün olacak. Öyleyse bugün bize düşen görev bizlere bırakılan mirası sahiplenmek ve yeni Ekimleri yeşertmek için mücadeleye atılmaktır.

link: Ankara’dan iş güvenliği uzmanları, İşçi sağlığı ve güvenliği devrimle sağlanacak, , https://marksist.net/node/7082