Bugün 103 yaşına ulaşan Ekim Devrimi "insanlığın bugüne kadar giriştiği en büyük serüven" olarak nitelenmişti. Milyarlarca emekçinin en büyük ve köklü ortak özlemleri yolundaki bu serüven o kitlelerin gönlünde büyük bir yankı bulmuştur kendine. Son çeyrek yüzyıldır soldurulmaya çalışılan bu yankı, tarihsel sistem krizi içindeki günümüz kapitalizmi koşullarında yeniden büyüyor. İşçi sınıfının yeni nesilleri artan ölçüde onun mesajının çekimine giriyorlar. 103. yılında Ekim devrimini bir kez daha coşkuyla selamlıyor ve bu coşkuyu bizimle paylaşan okurlarımızın mesajlarını yayınlıyoruz.
Yediğimiz her lokmada Ekim Devrimini yapan işçilerin hakkı var!
Yediğimiz her lokmada Ekim Devrimini yapan işçilerin hakkı var! Yıllar önce katıldığım bir işçi toplantısında Ekim Devrimiyle ilgili konuşurken artık emekli olmak üzere olan bir ağabey bu sözleri söylemişti. Tam olarak içselleştirilmiş bir sınıf bilincinin ifadesi olan bu cümle o günden beri aklımdan çıkmadı. Gerçekten de bugün tüm dünyadaki işçilerin sosyal güvenlikten halk sağlığı uygulamalarına, kamusal eğitim hakkından kadın haklarına pek çok kazanımı Ekim Devrimi sayesinde var olabildi, yaygınlaşabildi. Rusya’da işçiler hem kendilerinin hem de tüm dünyadaki işçilerin kaderini kuşaklar boyunca değiştirdi. İşçilerin mücadeleleri işte bu kadar önemli ve güçlüdür.
Sermaye sınıfı egemenliğinde dünyadaki yaşam bugün bir karabasana dönüştü. Ellerinden başka türlüsü de gelmez zaten. Oysa örgütlenen sınıf bilinçli işçilerin yönetiminde dünya, barışın, kardeşliğin, onurlu ve mutlu bir yaşamın en güzel hallerine hemen kavuşabilir. Rusya’da en zor koşullarda iktidara gelen işçi sınıfı bunun mümkün olabileceğini göstermişti. İnsanlığın yaşadığı en parlak zafer olan Ekim Devriminin deneyimleri bu yüzden hâlâ günceldir, yol göstericidir. Bu düşüncelerle Ekim Devriminin 103. yıldönümünde Rusya işçi sınıfını ve devrimcilerini minnetle anıyor, bugün onların yolundan yürüyenleri yürekten selamlıyorum.
link: Mersin’den bir işçi, Yediğimiz her lokmada Ekim Devrimini yapan işçilerin hakkı var!, 10 Kasım 2020, https://marksist.net/node/7105
Sönmeyen ateş tüm dünyayı saracak
Öyle bir zamanda yaşıyoruz ki tam bir çürüme çağı. Kapitalizm insanlığı felâkete sürüklüyor, dünyayı yaşanmaz bir hale getiriyor. Elbette bir avuç azınlığı bir kenara koyarsak! Şöyle bir etraflıca bakalım yaşamımıza, çevremize, ülkemize ve dünyamıza. Bırakalım bugünü, geleceğe umutla bakabiliyor muyuz? Ne kalacak bizden sonra yaşayanlara, çocuklarımıza? Açlık, yoksulluk, savaşlar, göç yolları, hastalıklar, daha çok çelişki, daha çok toplumsal sorun… İşçi ve emekçiler için yaşanamayacak hale gelecek bir dünya… Bu kahrolası düzenden kurtulmak artık sadece ihtiyaç değil hayati bir zorunluluk!
Böyle bir zamanda bir ışığa, bir umuda ihtiyacı var dünya işçi sınıfının. O umut da 20. yüzyılın akışını değiştirmiş Ekim Devrimidir. Dışlanan, yok sayılan, hakir görülen, cahil cühela görülen, baldırı çıplak denilen işçiler, bezirgânların saltanatına son vermiş, onları alaşağı etmişler Rusya’da. Emperyalistler Birinci Dünya Savaşını bitirmek zorunda kalmıştı bu nedenle. Rusya işçi sınıfı kapitalistlerle bir savaşa girmiş, bu savaşı kazanmış, devrimle taçlandırmış ve kendi iktidarını kurmuştu. “Baldırı çıplaklar”, tüm dünyada egemen sınıfa korku salmış, diğer taraftan dünya işçi sınıfının da umudu olmuştu. Bugün dünya işçi sınıfının kurtuluşu için muazzam bir deneyim, yol gösteren bir kılavuzdur Ekim Devrimi. 103 yıl önce bu ateşi yakanlara selam olsun. Selam olsun bu mücadeleyi yaşatanlara, gelenek haline getirenlere, bizleri mücadele ile tanıştırıp birleştirenlere!
link: Esenyurt’tan bir emekçi, Sönmeyen ateş tüm dünyayı saracak , 10 Kasım 2020, https://marksist.net/node/7104
Barışa ve özgürlüğe giden yol
link: Marksist Tutum, Barışa ve özgürlüğe giden yol, 10 Kasım 2020, https://marksist.net/node/7103
Geçmişten geleceğe mücadele hep devam ediyor
Ben lise öğrencisi bir gencim, Ekim Devrimini en içten duygularımla ve saygıyla anıyorum. Ben örgütlü mücadeleye katılınca Ekim Devrimini öğrendim. Ekim Devrimi işçi sınıfına ışık tutuyor. Gelecek nesillere yani biz gençlere yol gösteriyor. Geçmişten geleceğe mücadele hep devam ediyor.
Yaşasın Marksist Tutum!
Yaşasın proleter devrimimiz!
link: Esenyurt’tan lise öğrencisi bir genç, Geçmişten geleceğe mücadele hep devam ediyor, 9 Kasım 2020, https://marksist.net/node/7100
Kahrolsun emperyalist savaş!
link: Marksist Tutum, Kahrolsun emperyalist savaş!, 9 Kasım 2020, https://marksist.net/node/7099
Ne mutlu proleter devrim meşalesiyle yolunu bulanlara
Soğuk ülkenin sıcak yürekli işçileri kalktılar ayağa, sıkılı yumruklarıyla selamladılar büyük işçi önderini, 1917 yılının Ekiminde. Bir oldu eller kalktı havaya, döndü döndü koca bir balyoz oldu indi egemenlerin ensesine. Devrim bayrakları dalgalandı Petrograd sokaklarında, sardı tüm ülkeyi. Selam olsun o günleri yaratan ellere! Selam olsun o günlerin geleceğini bizlere muştulayanlara! Ne mutlu proleter devriminin meşalesiyle yolunu bulan biz işçilere!
link: Mersin’den bir işçi, Ne mutlu proleter devrim meşalesiyle yolunu bulanlara, 9 Kasım 2020, https://marksist.net/node/7098
Miadını dolduran çürümüş sistem yıkılmalıdır
“Alt sınıfların eskisi gibi yönetilmek istememesi, üst sınıfların eskisi gibi yönetememesi ve genel bir krizin varlığı.” Bu söz içinde bulunduğumuz zamanı tarif ediyor ama bundan tam 103 yıl önce muzaffer Ekim Devriminin önderi Lenin’in devrimin koşulları nedir sorusuna verdiği yanıttır. Olgunlaşan koşullar, yüzyıllardır birikmiş olan tecrübe, içinde bulunduğumuz zamanda kapitalizmi yıkmanın zeminini döşedi. Zamanı dolmuş ve çürümüş bu sisteme karşı güçlendireceğimiz örgütlü mücadele, Ekim Devrimini anmanın en güzel yolu olsa gerek.
link: Ankara’dan bir eğitim emekçisi, Miadını dolduran çürümüş sistem yıkılmalıdır, 9 Kasım 2020, https://marksist.net/node/7097
Kurtuluşun Ateşini Yüreklerimizde Taşıyoruz
Kapitalist sistem emeğin ve doğanın sömürüsü, kâr ve güç uğruna çıkarılan haksız savaşlar sonucu insanlığın yaşamını kâbusa çevirdiği gibi bu koşullar altında hayatta kalmaya çalışan işçileri de iradesi olmayan birer makine haline getirmeye çalışıyor. Kapitalizmin işçi sınıfına karşı bu topyekûn saldırısı emekçi kadınları daha fazla vuruyor. Kapitalist ekonominin ucuz emek gücü olarak gördüğü, ihtiyacı olmadığında, kriz zamanlarında eve ve ev işlerinin yıpratıcı ve tüketen sarmalına hapsettiği emekçi kadınlar her geçen gün tükeniyor.
Fakat bugün içinden geçtiğimiz bu karanlık tablo tarihin her döneminde böyle değildi. Tarihteki ilk muzaffer işçi iktidarıyla sonuçlanan Ekim Devrimi emekçi kadınlara yaşamlarını köklü bir şekilde değiştirecek gerçek haklar tanıdı. Her alanda kadın-erkek eşitliği, sınırsız ve koşulsuz kürtaj hakkı, ev işlerinin ve çocuk bakımının toplumsallaşması ve bu uygulamaların hem yasalarla hem de fiilen güvence altına alınması tüm dünya işçi sınıfına ve işçi sınıfının kadınlarına örnek oldu, yol açtı.
Kapitalizme karşı mücadele veren biz emekçi kadınlar, 1917 Martında kadın tekstil işçilerinin genel grev çağrısıyla devasa bir gösteriye dönüşen Dünya Emekçi Kadınlar Günü mitinginin Ekim Devriminin yolunu açtığını unutmuyoruz. Tarihimizle gurur duyuyor ve bu bilinçle onlardan aldığımız bayrağı sıkıca kavrıyor ve kurtuluşun ateşini yüreklerimizde taşıyoruz. Selam olsun şanlı Ekim Devrimine ve onun ateşini bugünlere ulaştıran önderlerimize. Selam olsun bugünün Ekimlerini yaratacak kadın ve erkek sınıf devrimcilerine! Selam olsun yeni Ekimlere!
link: Ankara’dan MT okuru emekçi kadınlar, Kurtuluşun Ateşini Yüreklerimizde Taşıyoruz, 9 Kasım 2020, https://marksist.net/node/7096
Kapitalizmi Yıkmak İçin Ekim’in Yolundayız!
Kapitalist sistem krizi her geçen gün derinleştikçe sınıfsal çelişkiler daha da artmakta, daha görünür hale gelmektedir. Ekonomik, siyasal ve sosyal alanlarda işçi sınıfına dönük saldırılar her gün daha da artarken, sermaye sınıfının temsilcileri kapitalist sistemin devamını sağlayabilmek için her yola başvuruyorlar. Emekçilerden yükselecek bir toplumsal tepkinin kendi düzenlerini yerle bir edeceğinin bilincinde olan kapitalistler ve onların siyasi temsilcileri, emekçilerin örgütlenmesinin ve örgütlü mücadele etmelerinin önüne geçmek için her türlü baskıyı arttırıyorlar.
Biz işçiler sınıf bilinciyle donanmadığımız, sınıf kimliğimizle örgütlenmediğimiz, sermaye sınıfının ve onların siyasi temsilcilerinin beyinlerimizi bulandırmasına izin verdiğimiz, mücadelemizi sınıf kardeşlerimizle birlikte sermaye sınıfına karşı yöneltmediğimiz sürece kapitalist sistem tüm insanlığı çürütmeye devam edecek.
İnsanlığın kurtuluşu işçi sınıfının mücadelesiyle mümkündür. Tarihsel deneyimler biz emekçilere kurtuluşun yolunu göstermektedir. 1917 Ekim Devrimi tüm insanlığın geleceğinin nasıl olacağını gösteren bir deneyimdir. Çarlık Rusya’sında iktidara gelen işçi sınıfı nasıl bir dünya kurabileceğimizi gösterdi. İşçi sınıfının mücadelesinin ne kadar haklı bir mücadele olduğunu tüm dünya emekçilerine gösterdi. Paris Komünarlarından devraldıkları mücadele bayrağını Çarlık Rusya’sında dalgalandırdılar. Bugün biz işçilere düşen görev de Rus işçi sınıfının yükselttiği bayrağı elimize alıp daha yukarılara taşımaktır. 1917 Ekim Devrimini yaratan işçi sınıfına öncülük eden Bolşevikleri örnek almalıyız. Kapitalizmi yıkmak için Ekim Devriminin yolunu izlemeliyiz!
link: Esenyurt’tan bir grup metal işçisi, Kapitalizmi Yıkmak İçin Ekim’in Yolundayız!, 9 Kasım 2020, https://marksist.net/node/7095
Ekim Devriminin Dersleriyle Donanalım
Bugün kapitalizm tarihsel bir krizle sarsılıyor. Milyonlarca işçi işsizlik ve yoksulluğun kucağına itiliyor. Her geçen gün yeni cephelere yayılan emperyalist savaşlarda milyonlarca emekçi katlediliyor. Bu düzenin efendileri gelecek umudumuzu çalmaya, dünyanın böyle gelip böyle gideceğine bizi inandırmaya çalışıyorlar. Ama dünyanın neredeyse her yerinde işçiler her şeye rağmen meydanlara çıkıyor, yumruğunu havaya kaldırıp sisteme öfkesini haykırıyor.
Öfkemiz, dünyanın değişmesi gerektiğine olan inancımız artarken Ekim Devrimi sınıfsız bir dünya kurma mücadelemizde deniz feneri olmaya, yolumuzu aydınlatmaya devam ediyor. 1917’de işçiler, emekçiler, baskıcı ve despot Rusya’da, örümcek kafalı çarların Rusya’sında iktidarı aldılar. Lenin, Troçki, Krupskaya, Sverdlov gibi, ismini bildiğimiz ya da bilmediğimiz daha binlerce Bolşevik devrimci, yıllar boyunca inatla işçi sınıfının saflarında mücadeleyi büyüttüler. Ekim Devrimiyle işçiler “Tüm İktidar Sovyetlere” dediler, üretenler yönetmeye başladılar. Rusya emperyalist savaştan derhal çekildiği için emperyalistler savaşa son vermek zorunda kaldılar. Halklar hapishanesi Rusya’nın ezilen halkları kendi kaderlerini tayin hakkını kazandılar.
Bugün sınıfsız, sömürüsüz, barış ve kardeşlik dolu bir dünyanın hayalini kuranlar için gidilecek yol bellidir. Ekim Devriminin dersleriyle donanmalı, Bolşeviklerin mücadelesini özümsemeli, daima ileri doğru yürümeliyiz! Selam olsun şanlı Ekim Devrimini yaratanlara!
link: Ankara’dan bir sağlık işçisi, Ekim Devriminin Dersleriyle Donanalım, 9 Kasım 2020, https://marksist.net/node/7094
Emekçi Kadınlar Devrimle Özgürleşir
Metal sektöründe vardiyalı çalışan bir grup kadın işçiyiz. Çalıştığımız fabrikada, ağır çalışma koşullarıyla birlikte sermayeye hizmetimizi tamamlarız, sonrasında ise ev içi mesaimiz başlar. Yarısından fazlası boş olan buzdolabımızın başına geçer ve ne pişireceğimizin telaşına düşeriz. Malûm, yemek yapmakta en zor iş, yemeğin adını koymaktır. Yemeğin adı da ancak evdeki malzemelerin çeşitliliği ile olur. Bu zorlu koşullarda, yoksulluğun kol gezdiği bir süreçte bu ne zor iştir, bilirsiniz. Yemek pişer, çamaşır, bulaşık ve çocukların bakımı, dersleri derken zar zor atarız yatağa kendimizi. Birinci vardiyamızı fabrikada, ikinci vardiyamızı ise evde çalışarak tamamlarız. Dinlenmeye yeteri kadar vaktimiz olmaz. Yarı uykulu bir şekilde yeniden kalkarız ve karanlığın kör bir vaktinde çalışmak için yeniden yollara düşeriz.
Oysaki yaşadığımız bölgelerde onlarca lokanta varken hazır yemeklere ulaşamayız. Kreşler varken çocuklarımızı kreşlere gönderemeyiz ya da bakıcı hizmetinden faydalanamayız. Temizlik şirketleri olmasına rağmen ev temizliği konusunda bu şirketlerden yardım alamayız. Kuru temizleme ve çamaşırhaneler olmasına rağmen bu olanaklardan faydalanamayız. Çünkü aldığımız ücretler bu hizmetlerden faydalanmamıza olanak vermez. Ancak kıt kanaat geçinecek ve karın tokluğuna yetecek kadar ücret alırız.
Oysaki biz emekçi kadınların hakkı değil midir bu hizmetlerden faydalanmak? Biliyoruz ki kapitalist düzende bu imkânlardan faydalanmak mümkün olmayacak. Bizlerin kurtuluşu ancak işçi sınıfının devrimiyle mümkün olacaktır. Bundan tam 103 yıl önce, Ekim Devrimi ile kadınların elde ettiği haklar bizler için yol gösterici olmuştur. Devrimin hemen sonrasında ortak yemekhaneler, kreşler, çamaşırhaneler oluşturulmuş ve kadının üzerindeki ev işleri toplumsallaştırılmıştır. Ayrıca gece vardiyasının kadınlar için yasaklanması da kazanımlardan biridir. Eşit işe eşit ücret, kürtajın yasalaşması, politikada kadınlara daha fazla yer verilmesi gibi daha birçok kazanım elde etmiş kadınlar.
2020 yılından 103 yıl öncesine baktığımızda görüyoruz ki, kadınların özgürleşebilmesi için devrime, işçi sınıfının iktidarı ele almasına ihtiyacı var. Biz emekçi kadınlar olarak, o güzel günlere ulaşmak için, erkek işçi kardeşlerimizle birlikte dayanışmamızı ve birliğimizi güçlendirmeliyiz.
Selam olsun Ekim Devrimini yaratanlara, yolumuzu aydınlatanlara!
link: Sarıgazi’den bir grup metal işçisi kadın, Emekçi Kadınlar Devrimle Özgürleşir, 9 Kasım 2020, https://marksist.net/node/7093
Ekim Devrimi 103 Yıldır “Kurtuluşun Tek Yoluyum” Diyor
103 yıl önce Rusya’nın ezilen işçileri ve yoksul köylüleri, ayaklarının üzerine doğruldular ve kendilerini ezenlere güçlü bir tekme savurdular. Yerle yeksan ettiler tepedekilerin iktidarlarını. Ve korku saldılar dünyadaki tüm egemenlerin yüreklerine. İşte o günden bu yana Bolşevikler tarafından kurtuluşun rotası çizildi dünya işçi sınıfı için, sermayenin boyunduruk altına aldığı tüm insanlar için... Biz işçilerin Bolşevik bir örgüte sahipsek dünyayı yerinden oynatacağımızı, kapitalist sistemi yıkıp sınıfsız, sömürüsüz bir dünya kuracağımızı gösterdiler.
O yol bulundu bulunmasına ama kapitalist düzenin egemenleri o yola çamur attılar, karaladılar, önünü türlü hilelerle tıkadılar. Tüm engellere rağmen bu yola baş koyanlara da her türlü eziyeti yapmaktan geri durmadılar. Sahte güneşlerle aydınlık gösterdiler dünyayı ama karanlığı büyütmekten başka bir şey yapmadılar. İnsanlığa deli gömleği giydirirken aklın yolunun kendi sistemleri olduğunu söyleyip durdular. Şişirilmiş hayaller dünyasında kâbuslar yaşattılar her yaştan insana. Ama artık mızrak çuvala sığmıyor. Ne yaparlarsa yapsın, ne derlerse desinler, artık giydirdikleri deli gömleği içinde insanlık nefes alamıyor. Milyarlarca işçi, emekçi, bu sistemin türlü sorunuyla yaşayamaz hale gelmiş durumda.
Ama o yol, o kızıl yol, duruyor durduğu yerde. Önüne kürenmiş karlar eriyecek. Yıkılacak önündeki barikatlar. Patikalarında kızıl karanfillerin boy verdiği bu yol bize kapılarını bir kere daha açacak. Göçmen çocukların ölü bedenleri kıyıya vurmasın diye… İşsiz gençler, evini geçindiremeyen babalar intihar etmesin diye… İnsanlar haksızlık ve adaletsizlik çarkında perişan olmasın diye… Halklar egemenlerin çıkarları uğruna savaşıp birbirini boğazlamasın diye… Bir avuç asalak sermayedar milyarlarca insanı sömürmesin diye, yani sınıflar ortadan kalksın diye... Yeter ki o yola inanmaya devam edelim, yeter ki yolu yeniden açmak için biz de elimize bir kürek alalım. O yolu yeniden açanlardan olalım. Selam olsun Ekim Devrimini yaratanlara! Selam olsun mücadele yolunu açanlara!
link: Tuzla’dan bir kadın işçi, Ekim Devrimi 103 Yıldır “Kurtuluşun Tek Yoluyum” Diyor, 8 Kasım 2020, https://marksist.net/node/7092
Sönmeyen Ateş
Ekim Devrimi, insanlığın önünü her alanda açan işçi sınıfının ve onun öncü partisinin bir atılımıydı. Paris Komünarlarının yolundan yürüyenler iktidarı fethetti. Sovyetlerin bağrında güçlenen, onların gönüllü onayını alan ve onlara yol gösteren Bolşevik Parti ve Lenin, tarihin akışını değiştirip işçi sınıfını Paris Komünü dersleriyle iktidara taşıdılar. Demokrasi laf olmaktan çıktı. İşçilerin, askerlerin, köylülerin kendi kurdukları ve seçtikleri, istedikleri an geri çağırabilecekleri delegelerle doğrudan demokrasiye dönüştü.
Büyük Ekim Devriminin yaktığı ateş hâlâ canlı ve ışık saçmaya devam ediyor. Biz işçilere düşen en acil görev, bu ateşi harlayıp körükleyerek insanlığı kapitalist barbarlık belasından kurtarmaktır.
Ekim derslerini iyi anlamak, özümsemek, yaşananlardan öğrenmek biz işçiler için tarihi önem arz etmektedir. Ne yalnız sovyetler, ne sadece parti! Bu konuda “İşçi sınıfının öncü partisi, ancak sovyetler gibi kitlesel ve yığınların bizzat aktif çabalarına dayanan örgütlenmelerin olması durumunda, onların içinde önderlik rolünü gereğince yerine getirmeye çalışabilir…” diyor Elif Çağlı 2002 tarihli Ekim’den Bir Yaprak yazısında biz işçilere.
Tarihsel açıdan, önderlik sorununun çözülmesi diye bir görev vardır. Ve bunu da yapacak tek güç işçi sınıfının, Bolşevik tarzda örgütlenmiş devrimci partisidir. Ekim Devriminin sönmeyen ateşinden bu dersleri çıkarmak, ona uygun davranmak biz örgütlü işçilerin olmazsa olmazlarından olmalıdır.
Bildiğimiz, yaşadığımız, her gün tanık olduğumuz gibi, onca safsataya, koparılan gürültülere, propagandalara rağmen 21. yüzyılda kapitalizm yeni bir yükseliş çağına girmedi. Giremezdi de. Bugün kapitalizm tarihte eşi görülmedik krizlerle boğuşup duruyor. İşsizlik, yoksulluk, savaş ve kitle katliamlarıyla insanlığa nice acılar yaşatıyor. İnsanlığı ve doğayı yıkıma sürüklüyor. Sovyetler Birliği yıkıldığında yapılan “kapitalizmin tek alternatif olduğu” propagandalarının ne denli boş olduğu daha da net ortaya çıktı. Kapitalizmin tarihsel bir kriz içinde olması, yalan balonlarının tümünü patlatıyor. Gerçekler devrimcidir. İnatçıdır. Yaşananlar bunun kanıtıdır. Kısacası kapitalizm bugün gerçekten de zor bir durumdadır. Bir çıkmazın içindedir. Biz işçilere düşen görev, kapitalizmi yeryüzünden postalamaktır. Tarihin çöplüğüne göndermektir. Bu yolda, Ekim Devrimi biz işçileri yanan ve hiç sönmeyen ateşiyle aydınlatıyor. İnsanlığın çıkış yolu, işçi sınıfının ve öncüsünün Ekim Devriminin derslerinden yararlanarak yeni devrimler yaratmasıdır. Bu ateşi harlayalım. Sınıfsız bir dünya için ileri!
Ya Barbarlık Ya Sosyalizm!
Yaşasın Büyük Ekim Devrimi ve Onun Hiç Sönmeyen Ateşi!
link: Adana’dan MT okuru bir işçi, Sönmeyen Ateş, 8 Kasım 2020, https://marksist.net/node/7091
Dünü Bugüne Bağlıyor, Geleceğe Umutla Yürüyoruz!
“1917 Ekim Devrimi tarihte kaldı, sosyalizm denendi ve yenildi, işçi devrimleri artık sadece tarihin tozlu sayfalarında” diye buyuruyor burjuvazi aradan geçen 103 yıla bakarak. Kapitalist sömürü düzeninin alternatifsiz olduğu, ebedi olduğu yalanlarını savuruyor. Heyhat! Burjuvazinin bu hezeyanları mezarlıktan geçenin korkusunu yenmek için ıslık çalmasına benziyor.
Kapitalizm tarihsel bir krizle kökünden sarsılıyor, çürüdükçe yaşamın her alanını çürütüyor, milyarlarca işçi ve emekçiyi nefessiz bırakıyor. Toplumsal sorunlar yıkıcılaşıyor, milyarlar acı çekiyor, doğa tahrip oluyor. Bugünün egemenleri kanlı boğazlaşmalarla hesaplaşmaya çalışıyor. İşte alternatifsiz olduğunu iddia ettikleri düzen bu! İşte ayakta tutabilmek için türlü çareler aradıkları düzen bu! Beyhude bir çabayla tarihsel miadını doldurmuş, çürümüş bir sistemi ayakta tutmaya çalışıyorlar. Şu işe bakın ki çürümüş düzenlerini ayakta tutmak için “Büyük Reset”lerden medet umanlar, faşizm sopasına sarılanlar karalıyorlar Ekim Devrimini. İşte bunlar “tarihte kaldı” deyip hafızalardan kazımaya çalışıyorlar Ekim Devrimini.
Oysa Ekim Devrimi işçi sınıfının daha ilk atılımıdır. Geleceğe doğru aralanmış bir kapıdır. Rehberdir, deniz feneridir. Tarihe gömmek istedikleri geçmişimiz bizim manivelamızdır. Devrimin kadınlara kazandırdığı haklarla bugünün kapitalist dünyasında kadının çifte ezilmişliğinin boyutları arasındaki fark da bu gerçeği göstermiyor mu?
Ekim Devriminden bugüne işçi sınıfı büyüdü, gelişti, kapitalizm sosyalizmin temellerini daha da derinlerde döşedi. İnsanlık artık aşılması gereken ve aşılması mümkün olan bir eşiğe geldi. Devrimci önderlerimiz işçi sınıfımızın tarihsel rolüne güvenmemiz gerektiğini söylüyor. Tarih işçi sınıfını göreve çağırıyor, bizler sınıfımızın bağrında sabırla, sebatla çalışarak sınıfımızı tarihsel görevine hazırlıyoruz.
Pusulamız Marksist Tutum bizlere tarihin tüm ezilenlerinin muradının gerçekleşeceği tarihsel bir dönemeç noktasında olduğumuzu söylüyor. Ekim Devriminin güncelliğini vurguluyor. Bizler bu bilinçle, tıpkı Ekim Devrimini yaratan Bolşevikler gibi, sınıfımızın kadınlarını ve erkeklerini mücadele saflarına çekmeye çalışıyoruz. Bugün mütevazı görünen çalışmalarımızla sınıfımızın kadınlarına ve erkeklerine mücadele ruhu aşılıyoruz. Bütün baskılara rağmen, irili ufaklı işçi direnişlerinde, grevlerde, sendika tabanlarında verilen mücadelelerde işçilerin kapitalizm bataklığından bir çıkış yolu aradığını görüyoruz. Yüreklerine umut, dillerine ses oluyoruz. İnancımız da umudumuz da dipdiri. Tarihsel haklılığımızla ve yürüttüğümüz mücadeleyle gurur duyuyoruz.
Gecenin en karanlık anı şafağa en yakın andır. İşçi sınıfının devrimci kadınları olarak bizler o şafakları düşlüyoruz. Sınıfımızın tarihsel deneyimlerinin ışığında geleceği yaratacak kuvvet ve iradede olduğumuzu çok iyi biliyoruz. Bugün yürüttüğümüz çalışmalar, bugünden başlayarak yarınları ilmek ilmek örecek. Ekim Devrimine önderlik eden Bolşevik devrimcilerin özverili emekleri gibi, yarının o güzel şafaklarında bizlerin de emeği olacak. Bizler onların yürüdüğü yollarda yürüyoruz ve sosyalizm mücadelesini ileriye taşıyoruz. Dünümüzle gurur duyuyor, bugünü şekillendiriyor ve yarınlara umutla yürüyoruz!
link: Gebze’den MT okuru bir grup kadın işçi, Dünü Bugüne Bağlıyor, Geleceğe Umutla Yürüyoruz!, 8 Kasım 2020, https://marksist.net/node/7090
Ekim mirasını bizlere aktaranlara selam!
Ekim Devrimi Bolşevik işçilerin mücadeleye adanmışlıklarıyla yarattığı ruhtur. Ne mutlu ki o mücadele ruhu, tarihin tozlu sayfalarında kalmadı. Marksist Tutum bu ruhun yeniden ve yeniden can bulmasıdır. Elif Çağlı ve yoldaşlarının ilmek ilmek ördüğü yol sayesinde, bugün Ekim Devriminin bize bıraktığı mirasa sahip çıkmak mümkün.
Selam Olsun Şanlı Ekim Devrimine!
Selam Olsun Sınıf Mücadelesinde Marksist Tutumu Büyütenlere!
link: Ankara’dan bir genç işçi, Ekim mirasını bizlere aktaranlara selam!, 8 Kasım 2020, https://marksist.net/node/7089