Ek | Boyut |
---|---|
Ulusal_Sorun_Uzerine.pdf | 320.64 KB |
GİRİŞ
Ulusal sorun konusunda teorik mücadelenin önemi, asıl olarak ezilen ulusların kurtuluş mücadelesi karşısında Marksist temellere dayalı doğru bir politik tavır alış ihtiyacından kaynaklanır. Marksizm, dünyayı yorumlamakla yetinen izlenimci ya da olgucu bir felsefe değil, dünyayı değiştirmeye çalışan ve devrimci pratikle kopmaz bir diyalektik ilişki içinde ilerleyen bütünsel bir dünya görüşüdür.
Proletaryanın devrimci mücadelesinin ideolojik temellerinin atıldığı Marx ve Engels döneminde, ulusal sorunun tarihsel çerçevesi burjuva demokratik devrimler ve ulus-devletlerin oluşumu açısından ele alındı. Onlar bu sorunda dikkatlerini, eski feodal siyasal yapıların yıkılması ve modern kapitalist toplumun gelişiminin önünü açan ulus-devletlerin oluşumuna yönelttiler. Feodalizmden kapitalizme geçiş sürecinde, burjuva demokratik dönüşüm istemlerinin somutlandığı biçim olarak “ulusal cumhuriyet” ve düşünce akımı olarak “yurttaşlık hakları ve burjuva ulusçuluğu” gerçekten de eskiye oranla ilerici bir içerik taşımaktaydı. Marksizmin kurucularının Avrupa’daki burjuva demokratik mücadelelere ve ulus-devletlerin oluşumuna, genel tarihsel perspektif açısından bir değer biçmeleri, onların devrimci tutumlarının bir yansımasıydı.
O dönemde Avrupa’daki gerici iktidarların en yakın müttefiki olan Çarlık Rusya’sına karşı mücadele eden Polonya ulusçuluğu Marx ve Engels’ten destek görürken, Güney Slavlarınınki gibi gericiliğin hizmetindeki hareketler, onların sert eleştirilerine hedef oldu. Batı Avrupa’nın burjuva demokratik mücadelelere sahne olduğu bir tarih kesitinde, bu mücadeleyi sıranın proletaryaya gelebilmesi açısından değerlendiren Marx ve Engels, ulusal sorun konusuna da bu temelde yaklaştılar.
Sermayenin dünya ölçeğinde ekonomik entegrasyon doğrultusundaki tarihsel eğilimine karşın, burjuva dünyanın farklı ulus-devletlere parçalanmışlığı temelinde burjuva ideolojisi politik bağlamda “ulusalcı”dır. Marksizm, burjuva ulusçuluğunu feodal topluma oranla tarihsel açıdan ileri bir adım olarak değerlendirirken, kapitalist dünya sistemi bir kez oluştuğunda onun nasıl gerici bir içeriğe bürünebileceğini de gözler önüne sermektedir. Proletaryanın devrimci dünya görüşü olarak Marksizmin nihai amacı, ulus-devletlerin yıkılması ve ulusal ayrıcalıklara son verilmesi yoluyla gönüllü birlik temelinde insanlığın dünya topluluğunun oluşturulmasıdır, yani gerçek enternasyonalizmdir.
Nihai hedefi kendi ulus-devletini kurmak olan ulusal kurtuluş mücadelesi ile, ulus-devlet olgusuna son vermeyi amaçlayan proleter mücadelenin özdeşleştirilmesi kesinlikle Marksizmin özüne aykırıdır. Bir ulusal kurtuluş mücadelesi sınırlı anlamda devrimci bir nitelik taşısa da, proletaryanın devrimci siyasetini ulusal kurtuluş mücadelesi temelinde biçimlendiremeyeceği ve kendisini bununla sınırlandıramayacağı çok açıktır.
O halde, Marksizmin bütünselliği içinde ulusal sorun ancak ikincil ve sınırlı bir yer tutabilir ve bunda da garipsenecek bir yan yoktur. Buna rağmen bir ulusal sorun, proletaryanın devrimci mücadelesinin çıkarları açısından çözümlenmesi gereken siyasal bir sorun olarak belirginleştiğinde, Marksizm bu soruna ilgisiz kalamazdı ve nitekim kalmamıştır da. Bu bakımdan Marx ve Engels’in, örneğin İrlanda ve Polonya’nın ulusal bağımsızlık mücadelesini desteklerken takındığı tutum, bugün de yol gösterici tarihsel bir tutumdur.
Her politik sorunda olduğu gibi, ulusal sorun konusunda da takınılması gerekli doğru politik tutumu belirleyecek olan, Marksizmin bize sunduğu ve her zaman sahip çıkmamız gereken enternasyonalist komünist ilkelerdir. Bu nedenle, bu yazımızda ulusal sorun konusuna ilişkin ilkesel çerçevemizi ortaya koyacağız.
İÇİNDEKİLER
UKKTH NEDİR, BU HAKKI NEDEN VE NASIL SAVUNURUZ?
1- Ulusların Kendi Kaderlerini Tayin Hakkı Temelde Ayrı Devlet Kurma Hakkıdır
2- Ulusların Kendi Kaderlerini Tayin Hakkı Günümüzde de Önemini Korumaktadır
5- Proletarya için Esas Olan Sınıfsal Çelişkidir, Ulusal Çelişki Değil
6- Devrimci Proletarya Ezilen Ulus Burjuvazisinin Ayrıcalıklar Elde Etme Eğilimiyle Mücadele Eder
7- Küçük-Burjuva Radikalizminin Doğuracağı Yanılsamalara Karşı Uyanık Olunmalıdır
8- Devrimci Proletarya Her Ulusal Hareketi Desteklemez
9- Ayrılma Hakkının Savunulmasında Ölçüt Ulusal Çıkarlar Değil, Proletaryanın Sınıfsal Çıkarlarıdır
10- Ulusal Önyargıların Aşılabilmesi İçin Ulusların Kendi Kaderlerini Tayin Hakkının Kabulü Gerekir
11- Ayrılma Hakkının Nasıl Kullanılacağı Ezilen Ulusun Bileceği Bir İştir
12- Devrimci Proletarya Büyük ve Demokratik Bir Biçimde Birleşmiş Devletlerden Yanadır
14- Örgütlenmede Esas Hedef Proletaryanın Örgütsel Birliğini Sağlamak Olmalıdır
16- UKKTH’nin Karşısına “Ulusal Kültürel Özerklik” İsteminin Dikilmesine Karşı Çıkılmalıdır
link: Marksist Tutum, Ulusal Sorun Üzerine, Eylül 1994, https://marksist.net/node/8087