Anayasa Mahkemesiyle Yargıtay arasında tenis topuna dönen Can Atalay davasında rejim çoktandır ortadan kaldırdığı hukuku ve Anayasayı takmayacağını bir kez daha açıkça göstererek nihayetinde TİP Hatay milletvekili Atalay’ın milletvekilliğini de düşürdü.
Yargıtay kararının Mecliste okunmasından önce TİP Genel Başkanı Erkan Baş kürsüden yaptığı konuşmada Can Atalay’ın haklarının gasp edilmesi sürecini nasıl bir hukuk garabeti olduğunu bir kez daha özetledi:
“Eğer Meclis Divanı anayasayı tanımazsa burada Meclis Başkanlığı yoktur. Bu karar Meclis tutanaklarına girdiğinde sizin milletvekilliğiniz sorgulanır. Cumhurbaşkanı, bakanlar sorgulanır, her şey sorgulanır. Bir tek soru sormak istiyorum. Aklı çalışan tüm yurttaşlarımıza, vicdanı olan yurttaşlarımıza soruyorum. Şimdi karar okunacak, Can Atalay’ın milletvekilliği düşürülecek. Yani Can Atalay milletvekiliymiş değil mi? 9 aydır nasıl hapiste tutuyorsunuz? Milletvekili ise neden hapiste, milletvekili değilse neyi düşüreceksiniz? Akıl, vicdan, hukuk dışı bir girişim.”
Mecliste TİP milletvekillerinin yanı sıra DEM, CHP ve Saadet Partisi de bu karara tepki gösterdi fakat rejim aklına koyduğundan şaşmadı. Gezi davasından tutuklanan Atalay’ı “terörist” ilan eden faşist rejim, bütün bu süreçte aslında Atalay şahsında, direnen, mücadele eden, boyun eğmeyen tüm emekçilerden, sosyalistlerden, demokratlardan intikam almaya odaklanmıştır. Zira Can Atalay sadece Gezi’nin sembol haline gelen isimlerinden biri olduğu için değil, Barış Atay’ın dediği gibi, aynı zamanda Soma madencilerinin, Çorlu’daki tren katliamında hayatını kaybedenlerin, depremde katledilenlerin ve Aladağ’da yakılan çocukların avukatı olduğu için de rejimin nefretini ve öfkesini üzerine çekmiştir.
Can Atalay’ın milletvekilliğini düşüren rejim operasyonu pek çok şehirde gerçekleştirilen eylemlerde protesto edilirken, Ankara’da çeşitli siyasi partilerin desteğiyle yapılan protesto eyleminde TİP tarafından yapılan açıklamada şöyle denildi:
“Buradan bu hukuksuz kararın alınmasında en ufak bir payı olanlara, kararın altına imza atanlara sesleniyoruz: Bu ülkenin tarihinin en aydınlık sayfalarından biri olan Gezi Direnişi’ni kirletebileceğinizi sanıyorsanız, yanılıyorsunuz. Ölümü reva gördüğünüz, ölüme mahkûm ettiğiniz Hatay halkının iradesini hiçe saymanın hesabını mutlaka vereceksiniz. Halkımıza da buradan bir çağrı yapıyoruz: Biz, Saray’dan büyüğüz, biz iktidarlardan, patronlardan büyüğüz. Bu yüzden şimdi bir kez daha yan yana gelmek, yeniden mücadele etmek zorundayız. Can Atalay er ya da geç esir tutulduğu o dört duvar arasından çıkacak. Hatay halkı vekiline kavuşacak.”
Tutuklu bulunduğu Marmara (Silivri) Cezaevinden bir mesaj yayınlayan Can Atalay ise “Türkiye, bu kuralsızlık, hukuksuzluk, deli gömleğine sığmayacak. Hep beraber göreceğiz” sözleriyle rejimin saçmaya çalıştığı umutsuzluğa meydan okudu. “Onlar «bitti» dediler diye ben görevimi yapmaya çalışmaktan geri mi duracağım? Asla! Ülkeme, Hatay halkına, yıkılmış bir kentin ortasında oy kullanan insanlara karşı borçluyum” diyen Atalay, koşullar zor, olanaklar çok sınırlı olsa da “başta Hatay ve deprem bölgesi olmak üzere, halkımızın, emeği ile geçinen yurttaşlarımızın meramına tercüman olmaya çalışacağım” diyerek mücadelesine içeride de devam edeceğini bir kez daha duyurdu.
İşçi ve emekçilerin davalarının savunucusu, onların oylarıyla seçilmiş Atalay’ın vekilliğinin bir kara komedi tezgâhlanarak düşürülmesi, rejimin işçi-emekçi düşmanı faşist karakterini bir kez daha ortaya koymuştur. Bu saldırı tüm emekçileri ve ezilenleri hedef almıştır. İşçi sınıfı bu rejim altında maruz kaldığı diğer saldırıların olduğu gibi bunun da hesabını elbette yükselen örgütlü mücadelesiyle soracaktır. Rejimin bu saldırısı aynı zamanda parlamentonun çoktan işlevini yitirmiş olduğunu bir kez daha ortaya koymuştur. İşçi-emekçi kitlelerin örgütlü mücadelesi olmaksızın milletvekilliğinin fazlaca anlamı olmadığı da bir kez daha görülmüştür. Gerçek şu ki Türkiye tam bir faşist çürüme ve kokuşma içindedir. Bu kesif havayı dağıtacak tek dinamik işçi sınıfının örgütlü mücadelesidir. Tüm sınıf güçleri buraya odaklanmalıdır.
link: Marksist Tutum, Can Atalay’ın Vekilliğinin Düşürülmesi İşçi Sınıfına Saldırıdır, 31 Ocak 2024, https://marksist.net/node/8181
Gazze’de İsrail’e Kızarken Kürtlere Saldırmak
Kriz, Baskı, Zorbalık