İnsanlığın bugüne dek yaşadığı en büyük savaş olan II. Dünya Savaşının, 1 Eylül 1939 tarihinde Alman ordularının Polonya’nın batı kesimini işgal etmesiyle başladığı kabul edilir. 50 milyon insanın hayatına, en az bir o kadarının da yaralanmasına, sakatlanmasına, öksüz kalmasına yol açan bu savaşın başlama tarihi, savaşın bitiminden sonra ikiyüzlü dünya burjuvazisi tarafından Dünya Barış Günü ilan edilmişti. Burjuvazi bununla, savaş ile barış arasındaki ilişkiyi pek de güzel ortaya koymuş oluyordu: Emperyalizm çağında barış savaş demektir, savaş da barış!
Oysa barış, ezelden beri insanlığın özlemlerinin başında gelir. Barışın yanına özgürlüğü, mutluluğu ve bolluğu da koymak lazım. Fakat güvercinde simgeleştirilen –böylece temiz, sevecen, mutlu ve özgür olanı temsil eden– barış, bir türlü insanlığın bahçesine inip savaşı kovamıyor. Kapitalizmle birlikte savaşın araçları öylesine tahripkâr bir boyuta yükselmiştir ki, meydana gelen yıkımlar insanlığın hayal gücünün önünde yürümeye başlamıştır. Yaşanan iki emperyalist dünya savaşı on milyonların canını almış, milyonları sakatlamış, kentleri yerle yeksan etmiş ve milyonları yerinden yurdundan göçe zorlamıştır. Lakin insanlığın böylesine tarifsiz acılar çekmesine ve nükleer silahların yarattığı yıkımın deneyimine rağmen, emperyalist savaşlar devam ediyor. Uzun bir süredir bölgesel savaşlar biçiminde kendini dışa vuran bir üçüncü emperyalist savaş sürmektedir. Türkiye’de modern Osmanlı hayalleri peşinde koşan bugünkü rejim de Suriye’den Libya’ya, Irak’tan Afganistan’a, emperyalist savaşın aktif bir unsurudur. İçerideyse onyıllardır barışa hasret olan Kürt halkının bu özlemini boğmaya devam ettiği gibi, emekçi kitlelerin barış talebini yükseltecekleri eylem ve mitingleri de yasaklamaktadır.
Dolayısıyla barış sorunu dünyada da Türkiye’de de acil bir sorun olarak gündemdedir. Savaşın tüm hararetiyle yaşandığı böylesi bir ortamda, burjuvazinin pek çok sözcüsü de ikiyüzlüce “barış”a olan ihtiyacı dile getiriyor. Ne var ki, her sınıfın barıştan anladığı şey bambaşkadır ve kapitalizm altında kalıcı barışın sağlanması olanaksızdır. 1 Eylül Dünya Barış Günü vesilesiyle, farklı tarihlerde yazılmış olan aşağıdaki yazılarımızı yeniden okurlarımızın dikkatine sunuyoruz.
link: Marksist Tutum, 1 Eylül ve Barış Sorunu, 1 Eylül 2021, https://marksist.net/node/7444
Emperyalist Kapışma ve Çin
İktidarın İncir Yaprağı: “İtibar”