Maden-İş’in ve DİSK’in unutulmaz önderi, sendikal hareketin en önde gelen liderlerinden Kemal Türkler, faşist düzen güçleri tarafından 22 Temmuz 1980’de katledildi. Sermaye ve düzen güçlerinin tüm unutturma çabalarına rağmen Türkler, ölümünün 43’üncü yılında mezarı başında anıldı bir kez daha. Hemen her yıl gerçekleştirilen bu anmalarda Kemal Türkler’in mücadeleci sendikal anlayışına dikkat çekilerek, katillerden hesabın işçi sınıfı tarafından sorulacağına vurgu yapılır. Rutin anmalarda söylenen bu sözlere rağmen on milyonlarca işçi, hatta metal işçileri yakın dönemin bu fedakâr, yiğit işçi önderinin ne adını duymuş ne de verdiği mücadelelerden haberdar olmuştur. Mezarı başındaki sembolik anmalar da elbette büyük önem taşıyor. Fakat Kemal Türkler’i gerçekten an(la)mak için çok daha fazlasını yapmaya ihtiyaç vardır.
Kemal Türkler’i ve işçi sınıfının mücadelesini durduramayan egemen güçler, 1980 Temmuzunda Türkler’in yaşamına kastederek ilk büyük adımı attılar. Sonrasında gerçekleştirdikleri faşist darbeyle de sosyalist hareketi ezerek, Maden-İş’i ve DİSK’i kapattırarak, mücadeleci sendikacıları tutuklayarak, deneyimli işçileri kara listelere alarak sendikal hareketteki aktarma kayışlarını koparttılar. İşçi sınıfının mücadelesini kesintiye uğratıp gerilere savurdular.
Sermaye güçleri ve gerici burjuva iktidarlar faşist darbeden sonra da işçi sınıfının hafızasını silmek, işçilerin yeniden bir araya gelerek güçlenmesine engel olmak için yıllarca teyakkuz halinde kaldılar. Maden-İş’in mücadeleci sendikacılık anlayışının hâkim olduğu yılların deneyimlerini unutturarak, geçmişin işçi kuşaklarının yeni kuşak işçilerle bağını kopartarak uzunca bir dönem boyunca saldırılarını engelsiz biçimde hayata geçirdiler. Sendika bürokratlarının yardımıyla işçi hareketini sürekli denetim altında tuttular. Eğitip donattıkları sendikal bürokrasiyi işçi hareketinin önüne engel olarak diktiler, işçi sınıfını milliyetçilikle zehirleyip örgütlü mücadeleden uzaklaştırarak uzun yıllara yayılan dizginsiz sömürünün tadını çıkardılar. Faşist tetikçiler nasıl ki kurşun sıkarak Kemal Türkler’i katlettilerse, sermaye ve kapitalist düzenin emrine giren sendikal bürokrasi de işçi sınıfını pasifize ederek, sendikal mücadeleyi yolundan saptırarak işçi sınıfı hareketinin üzerine ölü toprağı serpti. Aradan geçen onlarca yıl boyunca yeni yeni işçi kuşakları işte bu atmosferde fabrikaları doldurdular.
Bugün dizginsiz sömürü, işçi katliamları, düşük ücretler işçi sınıfını darboğaza itmiş, genç işçilerin geleceğini karartmışsa bu durumun sebebi, sosyalist hareketle birlikte mücadeleci sendikal anlayışın da ezilmesidir. Günümüzde işçi sınıfını sözde temsil eden sermaye yanlısı sendikal anlayış kazanılmış hakların yok edilmesine seyirci kalıyor. Beş yıldızlı oteller inşa ederek, banka hesaplarını şişirerek sendikacılık yaptıklarını ileri sürenler işçi sınıfının sömürüsüne ortak oluyorlar. İşyerlerinde işçilerin birliği için çalışan sosyalistleri işten attırmak için sermaye temsilcileriyle ve örgütleriyle açıkça işbirliği yapmaktan çekinmiyorlar. Mücadeleci işçilerin, işçi temsilcilerinin önünü kesip sendikaların kapılarını sağ fikirlere, işçi sınıfından ve mücadelesinden bihaber kadrolara açmaktan geri durmuyorlar. İşte bu anlayış, uzunca bir süredir işçi sınıfının örgütlerine, eylemlerine, sendikalarına ve gücüne duyulan güveni yok etmiş, işçi sınıfına ihanetle ortaya büyük bir bataklık çıkartmıştır.
Maden-İş ve Kemal Türkler’in savunduğu mücadeleci sendikal anlayış bir dönemin direngen ruhunu temsil ediyordu. Örgütlenme ve eylemlerdeki ilkeli, cesur tutumlarıyla, sendikal mücadelede üstlendiği görev ve sorumluluklarla Kemal Türkler canlı, yaşayan işçi hareketinden güç alıyor, sınıfa duyduğu güvenle mücadeleyi ileriye taşıyordu. Maden-İş, Kavel grevinden başlayarak 15-16 Haziran, 1976-77 1 Mayısları, DGM Direnişleri, Genel Yas Eylemi ve MESS grevleri Türkiye’de işçi sınıfı hareketi aynı zamanda toplumsal mücadeleyi de ateşliyordu. Kemal Türkler, Türk-İş’in sınıf uzlaşmacı, bürokratik sendikal anlayışıyla kararlı bir şekilde mücadele etmiş, sendikal bürokrasiyi işçi sınıfı içinde teşhir etmiş, işçiden yana sendikacılığı ete kemiğe büründürmüştü. İşçi sınıfı Kemal Türkler şahsında dürüst, sözüne güvenilir, cesur bir işçi lideri bulmuştu. Bugünse sendika bürokratları mücadeleci sınıf sendikacılığını tümüyle terk ettikleri gibi Kemal Türkler’i de sembolik anma ve toplantılara hapsederek bir kez daha öldürmüşlerdir. Burjuva siyasetin parçası olan, konforlarından taviz vermeyen, işçiye yabancılaşmış, sorunları basın açıklamalarıyla geçiştiren, rutin toplu sözleşmeleri temel iş olarak benimseyen sendikal anlayışa sahip olanların Türkler’in ilkeli ve sınıf temelli sendikal anlayışıyla uzaktan yakından ilgisi yoktur.
Kemal Türkler’in unutturulmasında, katillerinin yargılandığı davanın zamanaşımına uğratılarak katillerinden hesap sorulamamasında en büyük etkenin bilinçli ve örgütlü sınıf mücadelesinin gerilemesi olduğunu biliyoruz. İşçi sınıfının devrimci örgütlerinin yok edilmesiyle sınıf sendikacılığını savunan sendika liderlerinin de yok edileceği eşyanın tabiatı gereğidir. Onlardan doğan boşluğu Bakanlarla fiskoslaşıp işçilerin karşısına kırmızı yeleklerle çıkan, içi boş nutuklar atan, koltuklarına sıkıca yapışan sözde solcu sendikacılar doldurur. Sınıfın devrimci öncüleri yok edildiğinde işçi hareketi üzerine, sendikal mücadele üzerine adeta ölüm sessizliği çöker. İşte bu tabloda faşist düzen güçleri grevleri ve sendikal eylemleri bile terör olarak yaftalayabiliyor.
İşçi sınıfının örgütleri ve liderleri boşlukta durmazlar, kendiliğinden doğmazlar. İşçi sınıfı içinde yılları bulan muazzam çabanın, akıntıya karşı çekilen küreklerin sonucu doğar ve büyürler. Doğru bir önderlik ve hat üzerinde verilen emekler uzun vadede sendikalara sirayet ederek, işçi hareketinin patlamalı canlanışına kapı açar. Sosyalist işçi örgütlerinin çabası bu yöndedir ve mücadeleci sınıf sendikacılığı anlayışıyla birlikte sınıf hareketini canlandıracak olan yine bu örgütlerdir.
link: Adil Aksu, Kemal Türkler’i An(la)mak!, 26 Temmuz 2023, https://marksist.net/node/8024
Felâketler Yaratmak, Felâketten Beslenmek!
İşçilerin Emeği ve Hayatı Sudan Ucuz!