Demet Yalçın, 31 Temmuz 2017
AKP iktidarının ikiyüzlü siyasetinin çok net ortaya çıktığı konulardan biridir Filistin sorunu. Diğer taraftan ise burjuva medya marifetiyle görünmez kılınan bir ikiyüzlülüktür bu. İslam âleminin hamisi pozları kesen AKP iktidarı bir yandan Filistin’deki Müslüman kardeşleri için “gözyaşı dökerken”, diğer taraftan söz konusu ekonomik çıkarlar olunca İsrail’le iş tutmaktan geri durmuyor.
|
İstanbul’dan bir işçi, 31 Temmuz 2017
Yıllardır İsrail devletinin Filistinli emekçi kardeşlerimize yaptığı zulme karşı çıkıyoruz. Filistinli işçi-emekçi kardeşlerimizin taleplerine destek veriyoruz. Ama Türkiyeli egemenlerin bu ikiyüzlülüğü insanın sabrını zorluyor.
|
MT okuru bir öğrenci, 28 Temmuz 2017
Bizleri çok çalışarak zengin olacağımıza, en iyi düzenin o olduğuna, pasif bir şekilde hayatımıza devam etmemiz gerektiğine inandırmaya çalışır. Kapitalizm insan bilincine korkuyu, duyarsızlığı, yerleştirir. Çünkü insanları kendine itaat eden köleler haline getirmek ister. İnsanların etkileşime geçmesini, bilinçlenmesini engellemek için her şeyi yapar.
|
Mersin Üniversitesinden MT okuru bir öğrenci, 28 Temmuz 2017
Emekçiler için zenginlik üretmek kapitalist sistemin doğasında yoktur. Kapitalizm var oldukça savaşlar, krizler, açıklar da var olacaktır. Tüm dünya işçileri için üreten, herkese ihtiyacını karşılayacak bir yaşam sunan bir sistemin adı ancak sosyalizm, komünizmdir. Dünyanın bütün zenginliklerini kullanarak tüm insanlık için üretime geçmek, artık tarihsel bir zorunluluktur.
|
MT okuru bir kadın işçi, 25 Temmuz 2017
Sorunlarımızın Suriyeli sığınmacılardan kaynaklandığını söylüyorlar, ama bu gerçek değil. Kitlelerin milliyetçi duygularını kışkırtıp birbirine düşüren bu sistemin kendisidir. Kriz zamanlarında emekçilere düşman olarak göçmen işçileri göstermek ve emekçileri böylece bölmek kapitalistlerin hep söylediği bir yalandır.
|
Mersin’den bir öğrenci, 25 Temmuz 2017
Emperyalist dönemin spesifik özelliklerinden olan milliyetçilik ve şoven fikirler işçi sınıfına çok güçlü şekilde aşılanmaktadır. Her gün milyonlarca insan yatağa aç girerken militarizme harcanan para ise milyar dolarları kat kat aşmaktadır. Atlatılamaz durumda olan krizin hesabı işçi sınıfından sorulmaktadır. İşsizlik artmakta, çalışma koşulları kötüleşmekte, çalışma saatleri uzamakta, geçmişten sınıf mücadelesiyle kazanılan bütün haklar bir bir gasp edilmekte, bu da yetmezmiş gibi emperyalist savaş iyice kızıştırılmaktadır.
|
Utku Kızılok, 23 Temmuz 2017
Emperyalist ve kapitalist güçler, kendi stratejik hedefleri temelinde karşılıklı hamleler yapıyor ve adeta satranç oynuyorlar. Lakin savaş bir satranç değil. Ortadoğu emperyalist ve kapitalist güçler tarafından bölünüp parçalanırken, emekçi kitleler kurban olmaya devam ediyorlar. Musul’daki yıkım, on binlerce insanın yerini terk etmesi, on binlerin derin bir yoksullukla yıkıntıların üzerinde yaşam mücadelesi vermesi emperyalist savaşın ve kapitalist barbarlığın gerçek yüzünü gözler önüne seriyor. Tüm bu yıkım ve acıya rağmen, emperyalist ve kapitalist güçlerin planları, attıkları adımlar her noktada patlamaya hazır yeni barut fıçıları yaratıyor.
|
Mersin’den bir işçi-öğrenci, 23 Temmuz 2017
Salgın gibi büyüyor / Çığ gibi coşkun / Her yerde her şeye hazır / Sancılı, acılı, mutlu, umutlu / Büyüyor, büyütülüyor her yerde / Bu bir hayal
hayal et.
|
23 Temmuz 2017
Saray’ın OHAL’den istifade ederek tasfiye ettiği, işsiz bıraktığı 100 binden fazla kamu emekçisi arasında artık herkesin duyduğu iki isim var: Akademisyen Nuriye Gülmen ve öğretmen Semih Özakça… Bu iki eğitim emekçisi, İnsan Hakları Anıtı önündeki oturma eylemi ile işleri ve onurları için direnişe başladılar, direnişlerini açlık greviyle sürdürdüler. Niteliği malûm rejimin iftira ve karalama kampanyaları eşliğinde açlık grevlerinin 76. gününde tutuklanan Nuriye ve Semih cezaevinde de direnmeyi sürdürüyorlar.
|
21 Temmuz 2017
Bir yıllık süreçte yaşanan hak ihlalleri üzerine bir rapor hazırlayan Demokrasi İçin Birlik, 20 Temmuzda “OHAL’in Birinci Yılında Demokrasi Enkaz Altında” başlıklı bir basın toplantısı gerçekleştirdi. Taksim Hill Otel’de gerçekleşen toplantıya eski AİHM yargıcı Rıza Türmen, KHK ile ihraç edilen Anayasa Profesörü İbrahim Kaboğlu, HDP Milletvekilleri Garo Paylan, Ahmet Yıldırım, CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, KESK ve DİSK adına yöneticiler ile çeşitli demokratik kitle örgütleri katıldılar.
|
21 Temmuz 2017
Suruç katliamının üzerinden iki yıl geçti. Kobanêli çocuklar için topladıkları oyuncaklarla yola çıkan 33 sosyalist genç, 20 Temmuz 2015’te, Suruç’ta bir bombalı saldırıyla katledildi. IŞİD tarafından yakılıp yıkılan Kobanê’ye dayanışma eli uzatmak isteyen, yıkıma uğrayan kenti yeniden ayağa kaldırmak için yollara düşen çoğu SGDF’li yaklaşık 300 genç, Suriye’ye geçmeden önce Amara Kültür Merkezi önünde bir basın açıklaması yapmak istemişti. Ellerinde pankartları, dillerinde umut dolu şarkıları ve sloganlarıyla 33 genç, basın açıklamasının hemen başında, IŞİD’li bir saldırganın patlattığı bomba ile can verdiler. Saldırganın devletin istihbarat birimleri tarafından adım adım takip edilmesine rağmen katliamın engellenmemesi ve faillerden hâlâ hesap sorulmamış olması, katliamcı geleneğini sürdüren devletin tıynetini bir kez daha ortaya koydu.
|
İlkay Meriç, 19 Temmuz 2017
Aşırı soğuk ve sıcaklarla dengesi altüst olan mevsimler, tayfunlar, seller, kuraklık gibi sonuçlarıyla küresel ısınma milyonlarca insanı doğrudan etkiliyor. Birbiri ardına topladıkları iklim zirvelerinde aldıkları göstermelik kararları bile hayata geçirmeyen kapitalist devletler ve şirketlerse, büyük bir ikiyüzlülükle, çevresel duyarlılıktan, kararlılıktan dem vurmayı sürdürüyorlar.
|
Adana’dan MT okuru bir tekstil işçisi, 19 Temmuz 2017
Savaşların, katliamların, insanlık dışı bu düzenin ortadan kaldırılması için daha fazla mücadele, inatla mücadele etmemiz gerekir. Biz işçiler, Marx, Engels ve Lenin’den 400 yıl önce “yarin yanağından gayrı paylaşmak için her şeyi” diyen Şeyh Bedreddin gibi bu topraklarda insanlık davasının devamcıları olacağız. Onların hasret duyduğu o mavi gök kubbenin altında herkesin eşit olduğu, din, dil, ırk ve mevkinin hiçbir üstünlük sebebi sayılmadığı o güzel dünyayı kuracağız.
|
Hakan Sönmez, 17 Temmuz 2017
Afrika denilince bugün insanların aklına ilk gelen şey açlık, kuraklık, yoksulluktur. Bu kavramlar sanki kara Afrika’nın üzerine kazınmış, onunla bütünleşmiş gibidir. Bu algıyı oluşturan bizzat burjuvazidir. Burjuvazinin oluşturduğu algıya göre, Afrika’da insanların yaşadığı sefaletin kaynağı Afrika’nın doğal yapısının kurak, topraklarının ise verimsiz olmasıdır. Yanı sıra emperyalistlerin duygu sömürüsü yaparak yürüttükleri yardım kampanyaları bu algıyı daha da pekiştirmektedir.
|
Mersin’den MT okuru bir kadın işçi, 17 Temmuz 2017
Geçtiğimiz günlerde Mersin’in Tarsus İlçesinde T Tipi Kapalı Kadın Cezaevinde, işkence ve kötü muameleye maruz kalan tutukluların aileleri ve avukatları suç duyurusunda bulundu. Bu konu ile ilgili tutuklu aileleri ve avukatları TBMM İnsan Hakları Komisyonuna, CHP ve HDP’ye işkence ve darp raporlarını gönderdiler. Cezaevlerindeki koşulların zaten kötü olması yetmezmiş gibi mahkûmlar bir de işkenceleri, darpları, şiddeti yaşıyorlar.
|
Ezgi Şanlı, 15 Temmuz 2017
Emani’nin ve evlatlarının kaderine üzülen emekçilerin, işçilerin görmesi gereken gerçek çekilen acıların sorumlusunun açgözlüce emperyalist politikalar güden ve her düzeyde ayrımcılığı besleyen kapitalist egemenler olduğudur. Ortadoğu coğrafyası emperyalistlerin pençesinde olduğu müddetçe Ortadoğu halklarının kaderi değişmeyecek.
|
N.A., 15 Temmuz 2017
Türkiye’de 7 Haziran 2015 seçimlerinin sonuçları ile birlikte siyasal atmosfer değişmeye başlamış, otoriterleşme sürecinde bir dönüm noktası yaşanmış, arka arkaya yaşanılan saldırılarla, artan baskılarla süreç giderek faşist bir tırmanışa doğru ilerlemişti. 15 Temmuz 2016 darbe teşebbüsünün ardından da faşizmin inşasına girişilen bir OHAL dönemi yaşanmaya başlandı. Darbe girişiminin neredeyse bir yılı tamamladığı şu günlerde geriye dönüp bakıldığında çok ağır bir bilançoyla karşı karşıya kalındığını görmek zor değil.
|
Suna Akaltan, 4 Temmuz 2017
Obama dönemiyle birlikte Pasifik bölgesine daha da yoğunlaşan ABD emperyalizminin, kendisine rakip olarak gördüğü Çin’i kuşatmak, onun Asya-Pasifik bölgesinde hâkimiyet kurmasını engellemek ve bölgedeki gücünü daha da pekiştirmek için çeşitli hamleler yaptığı bir sır değil. 21. yüzyılı “Asya-Pasifik Yüzyılı” olarak ilan eden ABD emperyalizmi, bu bölgedeki askeri ve ekonomik varlığını arttırarak, Güneydoğu Asya’yı ve Pasifik’i de çoktandır emperyalist savaş girdabının içine çekmiş bulunuyor. Son dönemde Asya-Pasifik bölgesinde yaşanan sıcak gelişmeler de bu sürecin göstergeleridir.
|
Ziya Egeli, 13 Temmuz 2017
Hesabını yaptın mı / uzun ve dikenli yolların? / Her adımda bir engel. / Her adımda, ayağına dolanan, / Tutup paçalarından çeken kırk el. / “Vazgeç bu sevdadan “ diyenler de olacak, / “sana mı kaldı dünyayı kurtarmak “diyenler de. / Tutar tutmaz daha kavganın kolundan, / Atar atmaz ilk adımlarını daha,
Yaşamın dibinden kırk el, / Hem de en dibinden kırk el, / Kırkı birden, / Her birinde beş parmak,
|
Utku Kızılok, 11 Temmuz 2017
G20 zirvesi, bu sene Almanya’nın ev sahipliğinde Hamburg’da 7-8 Temmuzda yapıldı. Zirve, emperyalist ve kapitalist güçler arasında kızışan rekabetin ve yeni arayışların açık sahnesine dönüşürken, kapitalizmin çıkmazını bir kez daha tescillemiş oldu. Zirveye aynı zamanda anti-kapitalist büyük kitle protestoları damgasını vurdu.
|
Ezgi Şanlı, 1 Temmuz 2017
Direngen bir komünist ve büyük bir şair olan Nâzım Hikmet, Osmanlı’nın son yıllarına ve Türkiye Cumhuriyetinin ilk 40 yılına şahitlik etmiştir ve şiirlerinde o yılların kadınlarını betimlemiştir: Korkunç ve mübarek elleri olan kadınlar sanki hiç yaşamamış gibi ölürler, ekinde, tütünde, odunda ve pazarda onlar vardır. Ama sofradaki yerleri öküzden sonra gelir. Karasabana koşulurlar, dağlara kaçırılırlar. Onlar anadır, avrattır, yârdır, ötesi değil.
|
Kartal’dan bir öğretmen, 9 Temmuz 2017
Son yıllarda genç-yaşlı demeden kadınlar ve erkekler güzellik sorunlarına takıntılı hale gelmeye başladılar. Kozmetik ürünleri ve son moda kıyafetleri tükettirmek için reklâmlarda türlü numaralarla “muhteşem” görünen kadın ve erkek modeller boy gösteriyor. Onlar gibi olabilmek için insanlar çıldırmışçasına “muhteşem” görünmenin yollarına başvuruyor. Kimileri, bir ay boyunca uğruna ter akıtarak kazandıkları asgari ücreti en pahalı makyaj ürünlerine harcamaktan çekinmiyor.
|
Utku Kızılok, 3 Temmuz 2017
İster dün anti-semitizm isterse bugün İslamofobi kılığına bürünsün, değişen bir şey yok: Söz konusu olan milliyetçilik ve ırkçılıktır! Meselenin bu boyutunun altını çizmek gerekiyor. Zira milliyetçilik tüm dünyada yükseliyor ve her ülkede farklı renklere bürünüyor. Meselâ Türkiye’de İslamofobiyi gündeme getirip Müslümanların mağduriyetinden şikâyet eden İslamcı kesimler, aynı zamanda, Kürtlere, gayrimüslimlere ve Batılı ülkelere karşı milliyetçiliği kışkırtmaktan geri durmuyorlar.
|
Gebze’den bir metal işçisi, 7 Temmuz 2017
Ankara’da yaşanan olay milliyetçi saldırganlığın ne ilk ne de sonuncu örneği. Kışkırtılan milliyetçilik ve Kürt düşmanlığı halkları birbirine düşürmeye devam ediyor. Milliyetçilik belası Türk emekçilerin büyük bir bölümünü esir almış durumda. Bu ülkede telefonda ailesiyle Kürtçe konuştuğu için öldürülen gençler var!
|
Oktay Baran, 1 Temmuz 2017
Kapitalizm insanlığa cehennemi yaşatıyor. “Öteki dünyada” cehennemî bir yaşamdan çekinmeye gerek yok, bu dünyada ona fazlasıyla alıştırıldık. Cennete çevirmek bal gibi de mümkünken neoliberal kapitalist saldırı politikalarının artan ölçüde emekçilerin canını aldığı bir dünya bu.
|
Pendik’ten bir işçi, 5 Temmuz 2017
Küresel piyasaların en bilinen burjuvalarından biri Jim Rogers, kapitalizm için “şaşılası” bir öngörüde bulunuyor ve şöyle diyor: “Tüm zamanların en büyük krizi geliyor, önümüzdeki birkaç yıl içinde Batı sistemi tamamen çökecek.
|
Başak Güler, 3 Temmuz 2017
Bazı yıldızlar vardır, kıyıya vurunca birden / Güneşin sıcaklığıyla kurur giderler / Kavruk bir eşya olarak süslerler odaları / Fakat bazıları vardır ki, güneşin gölgesinde kalsalar da / Daima parlamaya devam ederler / Karanlığın ortasında adeta göz kırpar, / Yol gösterirler ezelden beri. / Yeni bir güne başlamadan önce / Karanlık göğe bakıyoruz tereddüt etmeden / Bakıyoruz ve gözlerimizi kapatıp, açıyoruz / Anlıyoruz yani.
|
3 Temmuz 2017
Katliamın 24. yılında katledilenleri anmak ve katledenleri lanetlemek için Sivas, İstanbul, Ankara, İzmir, Kocaeli gibi çeşitli kentlerde miting, basın açıklaması ve yürüyüşler düzenlendi. Anma etkinliklerinde devletin katliamcı geleneği lanetlendi. Sivas, Maraş, Çorum, Ankara katliamlarının gerçek sorumlularının yargılanmadığı dile getirildi ve tepki gösterildi.
|